Gelin bir “Vahşi'lik” yapın!
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma - 30 Mart 2003
İnsanoğlu bazan bir hata yapar,
sonra da yaptığına pişman olur. Hele yaptığı hata, “cürüm”
kabilinden bir hata ise, pişmanlık bir yana, ruhi hayatı altüst
olur. Kâbuslar görür; katilse, öldürdüğü insan, her an için
gözlerinin önünde canlanır...
Ve böylesi bir
psikoza girmiş olan, ne yapıp yapıp, bu hâlet-i ruhiyeden, bu
çekilmez sıkıntıdan kurtulmak ister. Bu kurtuluş için de canını
bile verir. “Yeter ki Allah, ve hakkını aldığım kimse beni
affetsin!” demeye başlar. Çünkü delirmek üzeredir. Hakkı
olmadan, sırf Amerikan emperyalizmine “hizmet” için, Vietnam’da
yüzlerce, binlerce insan öldürdükten sonra, vicdan azabından,
klinik vak’a olmuş “hasta/savaş delisi Amerikalılar” ı
görmeyenimiz mi var?
1987 yazıydı.
Münih Üniversitesinde yapılan “Osmanlı Tarih Konferansı”na
katılmak için Almanya’ya gitmiştim. Bir gün, bir boşluktan
yararlanarak, namaz kılmak üzere Münih’teki bir camiye gittim.
Namazı kıldıktan sonra, Caminin kantininde bizimle çay içmekte
olan, sportmen yapılı, her tarafı adaleli, uzun boylu bir adam,
“Hocam, seninle özel görüşebilir miyim?” dedi. Bir odaya geçtik;
ve adam konuşmaya başladı:
-
Hocam ben İstanbulluyum! Lise çağlarımda yaramazlık
yaptığımdan, okuyamadım. İşsiz, güçsüz dolaşıyordum. O sırada
Vietnam’da savaş vardı; ve Amerikalılar, oraya gönderdikleri
askerlere çok para veriyorlardı. O hevesle Amerika’ya uçup asker
oldum, sonra da Vietnam’a gittim. Maalesef o çirkin savaşta,
para için yüzlerce tanımadığım insanı öldürdüm. Savaştan sonra
Amerika’ya geri döndüm. Günler geçip, sakin kafayla düşününce,
Vietnam’da öldürdüğüm, ve bana hiçbir zararları dokunmamış olan
onlarca erkek, kadın, çocuk, ihtiyar gözümün önüne geldi...
Gözlerimi kapatıyorum, yine karşımdaydılar... Uykularım kaçtı...
Dengem bozuldu. Sanki bana şöyle sesleniyorlardı: Ey İstanbullu
Müslüman! Biz sana ne yaptık ki, Amerikalıların keyfi için bizi
öldürdün?.. Psikiyatristte tedavi görmeye başladım; fayda
vermedi. Psikiyatriste gittiğimde öğrendim ki, Vietnam’dan sağ
dönenlerin %80’i benim gibi hastaymış... Sonra bir arkadaş,
ortam değiştirmem için Türkiye’ye dönmemi söyledi. Utancımdan
dönemedim. Bana, “nerelerdeydin?” diye soracaklara, nasıl “Para
için Amerikalılara askerlik yapmaya gitmiştim” diyecektim. Bu
düşüncelerle Münih’e geldim. Bir gün bardan çıkmış, caddede
yürüyordum ki, kapısında, “Cami” yazılı bir bina ile
karşılaştım, ve korka korka oraya girdim. Çünkü Allah’a sığınmak
geldi içimden... (Gözleri dolmuş bir hâlde devam etti:) İşte o
gündür, bugündür bu camideyim. Allah beni affeder diye,
tuvaletlerin temizliği dahil, caminin bütün ayak işlerini
üzerime aldım. Acaba Allah beni affeder mi?
Bu zavallı adama, Hz.
Peygamber(s.a.s)’in sahabisi Vahşi’nin durumunu anlatmış, o da
biraz teselli bulmuştu.
İmdi;
AK Partililer, Amerikalılara
Türkiye hava sahasını açarak, Kuzey Irak’ta binlerce müslümanın
katline ortak olup, “büyük günâh” işlediler. Şimdi bir
cesaret örneği göstererek, Amerikalılar Iraklı müslümanları
yaptığı katliamla bitirmeden, Türkiye hava sahasını
kapatabilirlerse, belki Allah onları affeder.
Vietnam’a gitmiş olan İstanbullu
“paralı asker”e anlattığım gibi, Hz. Peygamber(s.a.s)’in
sahabisi Vahşi, müslüman olmadan önce, Uhud Savaşı’nda Hz.
Hamza’yı şehid etmişti. Sonra Mekke’nin fethi sırasında, Hz.
Muhammed(s.a.s)’e gelerek müslüman oldu; böylece Allah onu
affetti. Ve Vahşi, Hz. Ebû Bekir zamanında, Yemâme Savaşı’nda
yalancı peygamber Müseyleme’yi öldürerek, o kötü şöhretini
kısmen de olsa azalttı.
Şimdi, aşağı-yukarı aynı psikoz
içerisinde olan AK Partililere diyorum ki, “gelin bir Vahşi
örneği” de siz gösterin. Böylece belki Allah irtikâb ettiğiniz
büyük günâhı affeder:
“Allah yolunda yaptığınız güzel
ameller, günâhlarınızı götürür”.
Allah hepimize basîret versin,
âmin...