“İbadet de yasaklanabilir”.
Bay hukukçu öyle diyor.
Firavun da öyle demişti. Hz.
Musa’ya iman eden kendi sihirbazlarını tehdit ederken “Benden
izin almadan iman ettiniz ha?” dedi. Bunun anlamı şuydu: “Müslüman
olurken benim iznimi alacaksınız!” veya “Benim
izin verdiğim kadar Müslüman olacaksınız!” Firavun imanın
yasaklanacağını söylüyordu.
Bugün de, ibadetin
yasaklanabileceği söyleniyor.
Sanki hiç yapmadılar. Sanki
ibadeti hiç yasaklamadılar.
Başörtüsü yasağı ne? İbadet
yasağı değil mi? Başörtüsü dinin bir emri. Dinin emirlerine
müminler, “ibadet” kastıyla uyarlar. Tesettür de ibadettir.
Dolayısıyla tesettüre getirilen yasak, ibadete getirilen
yasaktır.
Aynı şey Kur’an okumak, dini
öğrenmek için de geçerlidir. Dereceleri farklı olsa da bunlar
da ibadettir. Bay hukukçunun sözcülüğünü yaptığı ideolojinin
yandaşları bunları da yasakladı.
15 yaşın altındaki çocuklara
İncil’i okumanın yasak olduğu bir Laik Batı ülkesi duydunuz mu
siz? Bunu söyleseniz, en dinsizinden alacağınız cevap “Siz
çıldırdınız mı?” olur. Ama halkı Müslüman olan Türkiye’de
bir avuç azınlık böyle bir yasağı uygulayabiliyor.
Burası Türkiye.
Peki, bu ve bunun gibi
ibadetleri yasaklamakla ellerine ne geçti?
Haydi sayalım:
1. Misyonerlerin önünü açarak
onlara yardımcı oldular. Müslümanların bedduasını, Papazların
duasını aldılar.
2. Demokrasiye balans ayarı
yapmak için tank yürüttükleri muhafazakar Sincan’da bile, 20
kadar ev kilise açılmasına sebep oldular.
3. Uyuşturucu, ilkokullara kadar
indi.
4. Lolita Cumhuriyeti ilan
edildik.
5. Türkiye, uluslararası fuhuş
sektöründe ve beyaz kadın ticaretinde dünya ikinciliğini elde
etti.
6. Türkiye, kişi başı alkol
tüketim oranında Avrupa ikinciliğine terfi (!) etti.
7. Eğitime, Kıbrıs Rumları kişi
başına 5.479 euro ayırırken Türkiye ayırdığı 485 euro ile
Bulgaristan’ın bile gerisinde kalarak, dünyada “milletine
karşı konuşlanmış tek devlet” olmanın rezaletini bir kez daha
yaşadı.
Bunlar olanlar. Peki, ne olmadı?
1. Bunların zulmüne bakıp da bir
Müslüman dininden dönmedi, aksine daha bir sarıldı. Hıristiyan
olanlar zaten İslâm’la alakası olmayanlardı.
2. Türkiye toplumunun dindarlık
katsayısı düşmedi, aksine dinden uzaklaşanların acıklı haline
bakarak daha da dindarlaştı.
3. Ülke ortalamasında gündelik
ibadet edenlerin, mesela namaz kılanların sayısı azalmadı,
istatistiklere göre daha da arttı.
4. Başını zorla açtırdıkları
kızlar ve aileleri, önlerini tıkadıkları İmam Hatipliler ve
aileleri onlardan daha fazla nefret ettiler ve yaka silktiler.
5. Devlet Partisi CHP’nin oyları
daha fazla eridi ve dramatik düşüşü sürüyor.
6. Cumhuriyet Gazetesi’nin
tirajı ondan da beter eridi ve her ölen emekli subayla
birlikte daha da düşüyor.
7. Ve Bay hukukçu gibi
düşünenlerin bu ayıp düşüncelerini dile getirecekleri sivil
bir zemin kalmadı bu memlekette.
Bu millet, bu tür ayıp ve günah
sözleri, bir tükenişin ve çaresizliğin can verişi olarak
algıladı ve bir kenara not etti. Geçmişte de buna benzer çok
söz duyduğunu hatırladı ve iman ettiği Allah’a şükretti. Zira,
bu tür laflar edenlerin karaltısı kalktığında nasıl
unutulduğunu, nasıl üzerinin çizildiğini iyi biliyor.
Bu millet, bu türden inancına
yönelik bir tehdit algıladığında, geçmişin kötü hatıraları
zihninde canlanıyor. Dine en lakayt olanında dahi “İslâmî
refleks” diyeceğimiz bir damar harekete geçiyor. Yüzü
buruşuyor, canı sıkılıyor. Diliyle dişinin arasında bir şeyler
mırıldanıyor. Yüzünden anlıyorsunuz ki, inancına yönelik
tehdit savuranların geçmişinin hal ve hatırlarını sual
eyliyor. Biraz daha deli dolu olanları, bu işi açıktan,
destursuz yapıyorlar.
Bendeniz bunu onaylamıyorum.
Onlara tekbir getirmelerini, “Allahu
ekber!” demelerini, yani “Allah büyüktür!”
demelerini öneriyorum. Allah büyüktür, zira dinine tehdit
savuran nicelerinin hakkından geçmişte geldi, şimdi de
gelecektir.
Bunda da var bir hayır. Şairin
dediği gibi; “Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın /
Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın!”
Küfür olmasaydı, imanın kıymeti
nasıl anlaşılırdı?
Karanlık olmasaydı, aydınlığın
değeri nasıl bilinirdi?
Zulüm olmasaydı, adaletin değeri
nasıl bilinirdi?
Firavun da müminleri tehdit
etmişti ama, boğulmaktan kurtulamadı. Ne diyelim, yasa bu.
Arif Çevikel 17.04.2006 Vakit
Geri dön