İKİNCİ BÖLÜM
MİLLET
Vahiyden başka eğitim kaynağı kabul etmeyen her müslüman bilir ve inanır ki; Millet kavramı, Kur’an mektebinin nurlu kavramlarından bir kavramdır. Allah (c.c.) hayat mektebimiz Kur’an’da şöyle buyuruyor:
“Yahudi ve Hıristiyanlar, müslümanlara şöyle dediler: “Bizim dinimize girin ki, doğru yolu/hidayet bulasınız: (Habibim sen de ki): “Biz İbrahim’ın Hanif Milletindeniz. 0 hiç bir zaman müşriklerden olmadı.” (Bakara Suresi/135) Bu ayet-i kerimede geçen “Millet” kavramını izah etmeye gayret edelim.
MİLLET: esası lûgatte söyleyip yazdırmak veya ezbere yazmak manasına “İMAL” masdarıyla yani imlâ manasıyla alâkadar bir isimdir. (Hak Dini Kur’an Dili (M. Hamdi Yazır) C: 1, Sh: 483, İST/1971) İmam-ı Kurtubî (Rh.a.) “Millet” kavramı hakkında şöyle der: “Millet ve Şeriat aynı manadadır. Allah (c.c.)’nın kullarını yapmaya davet ettiği şeylere denir.“ (E1-Cami-u Li Ahkami’l Kur’an (İmam-ı Kurtubi) C: 2, Sh: 94, Mısır/1967) Şehristanî (Rh.a.) de şöyle der: “Din, Millet, Şeriat, Minhac ve İslam aynı şeylerdir. Fakat kavram olarak her birinin belli bir yönü vardır.” (El-Milel ven Nihal (Şehristani) e1-Feslu Milel ve Nihal: İbn-i Hazm’ın bihamişinde yani kenarında) C: 1, Sh: 46, Beyrut/1 975) Millet ile Din arasındaki fark; Milletin Allaha değil yalnızca Nebilere izafe edilmesidir. (El Müfredat-u Fi Garibi’l kur’an (Rağıb El İsfehani) Sh: 717, Kahire/ty.) Milet-i İbrahim, Millet-i Muhammed (S.A.V.) gibi. İmam-i Kurtubî (Rh.a) de şöyle diyor: “Millet, Allah (c.c.)’ın kullarını yapmaya davet ettiği şeylere, Din ise kulların Allah’ın emrinden yaptıklarına denir.” (E1-Cami-u Li Ahkami’l Kur’an (İmam-ı Kurtubi) C: 1, Sh: 94, Mısır/1967) Dikkat edilirse milletin bugün Türkçe’de kullanıldığı şekliyle “Ulus, ırk, kavm” ve yabancı dillerdeki “Nation” kelimeleriyle hiçbir alâkası yoktur. (Kur’anda Temel Kavramlar (Ali Unal) Sh: 132, İST/1986) Millet tamamen Din, Şeriat, Minhac ve Tarikat anlamına gelmekte olup, itikat edilen inanca göre isim alır. İslam Milleti, Küfür Milleti gibi. Esasen yeryüzünde iki millet vardır, üçüncü bir millet yoktur. İslam Milleti Küfür Milleti:
Millet, dindir. Çünkü dinin bir manası da millettir. (Hak Dini Kur’an Dili (M. Hamdi Yazır) C: 1, Sh: 90, İST/1971) İslam düşmanlarınca ortaya atılmış ve bazı müslümanlar tarafından kullanılmaya çalışılan “Millet ayrı, Din ayrı” sloganı tamamen saçma ve safsatadır. Şunu unutmayalım ki; Dini olmayanın milleti olmaz. Elbette ki, Millet olmayanın da dini olmaz.
İslam ulemasından Şevkani (Rh.a) şöyle diyor: “Millet; Allah-u Teala’nın kulları için peygamberleri vasıtasıyla bildirdiği şeriattır.” (Fethu’l Kadir El-Camiu Beyne Fenni Rivayeti ve Dirayeti Min İlmi Tefsir (Şevkani) C:1, Sh: 135, Mısır/1964) Dolayısıyla bir kişinin veya kavmin üzerinde bulunduğu sistem, yol, düzen onun milletidir. Kişinin üzerinde bulunduğu sistem İslam ise milleti İslam, yok üzerinde bulunduğu sistem gayr-i İslamî ise o zaman milleti küfürdür.
Kısacası Kur’an-ı ‘Kerim’e göre millet eşittir din, din eşittir millettir. Din hiç bir zaman “Ulus”, “Kavim”, “Irk” manasına gelmediği gibi, millet de “Ulus”, “Kavim”, “Irk” manasına gelmez. Millet kavramına dinin dışında ulus, kavim ve ırk manasını yüklemek kat’i bir dalalettir.
KAVİM VE MİLLET
Gerek “Millet” kavramı olsun ve gerekse “Kavim” kavramı olsun, Kur’an-ı Kerim’de ve Resulüllah’ın hadislerinde zikredilmişlerdir. Kur’an-ı Kerime ve hadis-i şeriflere göre kavimleri birbirinden farklı olanlar, aynı milletten olabilirler. Aynı milletten olanlar da farklı kavimlere mensup olabilirler. Bunun yanında aynı kavimden olup farklı milletten olanlar da olabilir. Örneğin bir kişinin kavmi Türk, milleti ise İslam, bir başkasının da kavmi Türk, milleti ise küfür olması şer’an mümkündür.
Şu bir hakikattir ki, bir insanın kavmi/ırkı milleti değildir. Milleti de kavmi değildir. Bu gerçeğe rağmen günümüzde; yanlış kullanılan kavramların başında, “Millet” kavramı gelir. Batılı sosyoloji uzmanlarının “Dil, Irk, Ortak Kültür ve Ortak Tarih” özelliklerine sahip insan topluluğunu “Nation” kelimesiyle ifade ettiği bilinmektedir. Bunun tabii sonucu olarak bazı çevreler; “Doktriner Milliyetçilik” adını verdikleri siyasi bir akımı başlatmışlardır. Genel olarak “Türk Milliyetçiliği” diye ifade edilen bu siyasi hareketin mahiyeti malumdur.
Millet, din manasındadır. Millet-i İslamiyye, Millet-i Yahudiyye, Milet-i Nasraniyye gibi!... (Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi (Abdi’l Latifi’z Zebidî C: 4, Sh:560, Ankara!! 976) Şanlı önderimiz Hz. Muhammed (SA.V.) bu konuda şöyle buyuruyor:
“Herkim İSLAM MİLLET’inden başka bir millet namına kasten yalan olarak yemin ederse, o kimse dediği gibidir.” (Sahih-i Buhari (İmam-ı Buhari) C: 2, Şh: 99, IST/1315)
Bu hadis-i şerifin şerhinde Ahmet Davudoğlu (Rh.a) şunları kaydediyor: “Hadis-i şerifde geçen “Millet” sözünden murad, dindir. Çünkü örfen millet sözünden: Allah-u Tcala’nın, Peygamberleri vasıtasıyla kullarına meşru kıldığı şey kasdedilir. Ancak mecazen batıl dinlerde ıtlak edilerek “KÜFÜR BİR MİLLETTİR” denilir; ve: “KÜFÜR DİNLERİNİN HEPSİ BİR YÖLDUR” nıanası kasdedilir. Millet kelimesi örfen hak dine mahsus olduğu için bazı kelam uleması ehl-i sünnetin mezhebini naklederken, “Milliler şöyle demiştir...” ifadesini kullanırlar.“ (Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi (Ahmed Davudoğlu) C: 1, sO: 429, İST/1877) Dikkat edilirse “Millet” kavramı kavmin yerine değil, dinin yerine kullanılmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’e göre “Millet” kavmin kendisi değil, aksine kavmin dinidir. Kur’an-ı Kerim’de “Millet” kavramı “Kavim” manasında kullanılmıştır. Hatta bir ayet-i kerimede “Kavim” ve “Millet” birarada kullanılmıştır. Hz. Yusuf (A.S)’m kıssası beyan edilirken; “De ki; size rızıklanacağınız bir yemek gelecek oldu mu, ben muhakkak onun ne olduğunu size daha gelmezden evvel haber veririm. Bu Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Çünkü ben Allah’a inanmaz bir KAVMİN MILLETİ”ni -ki onlar ahiret gününü inkar edenlerin ta. kendileridir- terkettim.” (Yusuf Suresi/37) hükmü beyan buyurulmuştur. Burada geçen “BEN İMAN ETMEYEN BİR KAVMIN MİLLETİNİ TERKETTİM” ibaresi, kavim ile milletin ayrı ayrı mahiyete sahip olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla “Türk Kavmi” vardır ancak “Türk Milleti/Şeriat!” yoktur Türk kavmine mensup olan insanlardan mü’min olanlar bulunduğu gibi olmayanlar da mevcuttur. Farklı dinlere tabi olmaları, onların “Türk Kavminden” olma özelliğini ortadan kaldıramaz. Çünkü insanlar “Hangi kavimden olacaklarına”, bizzat kendileri karar vermezler. Ancak herhangi milletten (dinden) olacakları konusunda irade beyan etme hakları vardır. Ya iman ederek “İslam Milletinden” olurlar veya inkar ederek “Küfür Milletine” geçerler.
“Her müslüman Türk’tür ve Türk de müslümandır” tekerlemesi, dünyanın en büyük safsatasıdır. İslam dinine göre “Türk Kavmi”, “Kürt Kavmi”, “Arap Kavmi”, “Fars Kavmi” vardır. Ancak İslam dinine göre “Türk Milleti”, “Kürt Mileti”, Arap Milleti”, “Fars Milleti” yoktur ve olamaz... Çünkü böyle bir durumda karşımıza “Türk Dini”, “Kürd Dini”, “Arap Dini” ve “Fars Dini” çıkar. Oysa ki biranda birden fazla hak dinin olması mümkün değildir. İslam coğrafyasında müslümanlar arasında “Türk Kavmi”, “Kürt Kavmi”, “Arap Kavmi”, “Fars Kavmi” gibi ibareleri yerine “Türk Milleti”, “Kürd Milleti”, “Arap Milleti”, “Fars Milleti” gibi ibareler kavmi dinin yerine geçirmeye çalışan müstevli kafirlerin zorlamaları neticesinde kullanılmaya başlanmıştır.
Elmalılı M. Hamdi Yazır (Rh.a) şöyle diyor: “Hukukî şahsiyetini tamamlamış ve faaliyete geçmiş bulunan millet; İslam şeriatı lisanında “Ümmet” mefhumuna tekabül eder. Emrullah Efendi merhum “Ümmet” kelimesinin “Ümmi” kelimesiyle ilgili olduğunu zannederek “Nation” tabirini, “Millet” diye ifade etmeyi tercih etmiştı. 0 zamandan beri ümmet mefhumu zayii edilmiş ve istihfaflı bir telakkiye maruz kalmıştır. (Istılahat Encümeninde) sönradan buluştuğumuz zaman; bu kelimenin “Ümm” veya “Ümmi” tabiriyle değil, “İman” tabiriyle alakalı bulunduğunu izah etmiş ve kabul ettirmiştim. Maatessüf geçmiş hatayı tashihe fırsat elvermeden Emrullah efendi vefat etmişti.” (Metalib ve Mezahib (M. Hamdi Yazır) Sh: 35, İST/1978) Görüldüğü gibi “Millet”, ortak bir itikada sahip olmakla birlikte, bir iman etrafında toplanmayan ferdlerin. durumunu beyan eder.... Her müslüman; İslam milletinin bir ferdidir. Eğer bir imama biat ederlerse “Ümmet” olarak anılırlar. Dünya üzerinde yüzlerce kavim vardır. Bu kavimlerin fertleri içerisinde “İslam Miileti”ne tabi olanlar bulunduğu gibi “Küfür Mileti”nden olanlara da rastlanabilir. Dolayısıyla yeryüzünde iki millet vardır. Birisi “İslam Milleti” diğeri de “Küfür Mileti’dir, Resül-u Ekrem (S.A:V.), Hz. Ebu Ducane’yi mezara koyarken “Bismillah!... Alâ Milleti Resulüllah” demiştir. (El Hidaye Şerhu Bidayetü’l Mübtedi (İmam-ı Merginani) C:1, Sh: 93, Kahire/1965) Hangi kavimden olursa olsun; her mümin mezara konurken aynı sözler tekrar edilir. Bu mahiyet iyi tefekkür edilmelidir. Bu noktada, “Efendim bugün “Millet” ıstılahı saptırılmış ve ırk anlamına kullanılmaya başlanılmıştır. Arap Milleti, Türk Milleti vs. gibi sözler kullanılmaktadır” şeklinde bir itiraza muhatap olabiliriz. Bu, itirazı yapanlar, zahiren haklıdırlar. Çünkü bir vakıa... Ancak mü’minler, kitap, sünnet ve Sahabe-i Kiram’ın icmaı ile sabit olan “Millet” ıstılahını, doğru olarak kullanmaya mecburdur1ar. (Fıkhi Meseleler.(Yusuf Kerimoğlu) C: 1, Sh; 159-161, İST/1988) Aksi halde kendi dinlerini oyun ve eğlence haline getirmiş olurlar. Şunu unutmayalım ki; Kur’an-î kavramları müstevli kafirlerin istek ve arzuları doğrultusunda kullananlar, kendi dinleriyle alay ednnlerdir.
Sonuç olarak müslümanların milleti; Kürt, Türk, Arap, Farş, Çerkez değil sadece ve sadece İslam’dır. Elbette ki kafirlerin de Milleti; Türk, Kürt, Arap, Fars, Çerkez değil sadece ve sadece küfürdür. Biz müslümanlara düşen görev; Kavim ile Millet kavramlarının arasındaki sınırı muhafaza etmektir. Yani kavmi millete, milleti de kavme karıştırmamaktır.
KÜFÜR KAÇ MİLLETTİR?
İslam, küfrün kaç millet olduğunu asırlar önce ortaya koymuştur. Çünkü İslam; hararet değil harekettir, hayal değil hayattır. Allah (c.c.) değişmez hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: „Ey iman edenler! Yahudilerle Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdır. İçinizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Allah zalimleri hidayete erdirmez.” (El-Maide Suresi 5/51) Burada müminler Yahudi ve Hıristiyanlara karşı ebedi düşman oldukları konusunda uyarılmışlardır. Bilindiği gibi, dünyada Hıristiyan cepheyi Şeytan Amerıka, Yahudi cepheyi de Azazil/Şeytan İsrail temsil, etmektedir. Diğer tarafta Komünizmi temsil eden İblis Rusya ve yandaşları vardır: Bazı Bel’amlar yukarıdaki ayeti kerimeye hiyanet ederek İblis Rusya’nın korkusundan şeytan Amerika’yı destekleme ve sevme fetvasını ortaya atmışlardır. (Siyasette Olçü (Mehmet Kırkıncı) Sh: 42, İST/1977) Biz burada ulemaya müracaat ederek “Komünizmin korkusundan Kapitalizmin kucağında can verme, Kapitalizmin sömürüsünden Komünizmin çağrılarına uyma ve destekleme” fetvalarının merdudluğunu öğrenelim.
Yukarıdaki ayet-i kerimenin tefsirinde Nesefi (Rh.a) şöyle diyor: “Küfrün tek millet olduğuna Kur’an’dan bu ayet delalet etmektedir. Yani küfrün tek millet olduğunun delili bu ayettir.” (Tefsiru’n Nesefi (Nesefi) C: 1, Sh: 286, İST/1 984) M. Ali Sabuni de tefsirinde şöyle diyor: “Onlar müslümanlar üzerinde tek eldir. Onları küfür ve delalette dost edinmeyin. MİLLETİ KÜFÜR TEKTİR.” (Safvet-u Tefasir (M. Ali Sabuni) C: 1, Sh: 349, Mekke/1976) Bir küfrü başka bir küfre tercih etmek de küfürdür. KÜFÜR HER MEKANDA KÜFÜRDÜR. KÜFRÜN İYİSİ VEYA KABUL EDİLECEK BİR YANI VE YÖNÜ YOKTUR. Şehid Seyyid Kutub (Rh.a.) şöyle der: “Kim küfrü imana tercih eden baba ve kardeşlerini severse o müşrik olur.” (Fizilal-il Kur’an (Seyyid Kutub) C: 3, Sh: 1615, Beyrut/1 982) Müşrik olma tehlikesinden kurtulmak için; daima küfrün vahid/tek millet olduğunu bilerek ve inanarak hareket etmeliyiz. Aksi taktirde şirk denizinde yüzeriz.
Allah-u Teala ezeli ve ebedi hayat düstururnuz Kur’an-ı Kerimde şöyle buyuruyor: “Sen Yahudi ve Fhristiyanların MİLLETine tabi olmadıkça senden razı olmazlar. De ki, yol Allah’ın yoludur; Hidayettir/İslamdır. Sana gelen ilimden sonra onların heva ve heveslerine tâbi olursan, Allah’ın azabmdan seni koruyacak hiçbir dost ve yardımcı yoktur.” (Bakara Suresi 2/120) Bu ayette sureten hitab server-i kainatıdır, lakin murad; ümmettir. (Tefsir-i Zebedu’l Asar Belağat-u Nesar (Ahmed b. Abdullah) C: 1, Sh: 130, İST/1292) Burada dikkat edilecek başka bir husus; Yahudiler ve Hıristiyanlar anıldığı halde, “MİLLET” kelimesinin tekil olarak anılmasıdır. Yani onlar “tek millet” OLARAK KA BUL EDİLMİŞLERDİR. (Kelimeler Kavramlar (Yusuf Kerimoğlu) Sh: 129, İST/1983) Baki önderimiz Hz. Muhammed (SAV) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: “Müslüman Kafir’e, kafir de müslümana mirasçı olamaz.” (Sünen-i İbn-i Mace Tercemesi (H. Hatiboğlu) C: 7, Sh: 426, İST/1’983) Şarih şerhinde: “KÜFÜR TEK MİLLETTİR” der. (Mirkatu’l Mefatih Şerh-u Mişkatu’l Mesabih (Aliyyül Kari) C: 3, Sh:388, Beymt/ty.) İbn-i Kesir (Rh.a.) yukarıdaki ayetin tefsirinde şöyle diyor: “Ayette Millet kelimesi tekil olarak geçiyor. Çünkü KUFUR TEK. MİLLETTIR. (Et-Tefsiru’l Kur’ani’l Azim (İbn-i Kesir) C: 1, Sh: 163, Beyrut/1969 -Ayrıca Türkçe tercemesinin falan cildinin falan sahifesı diyemeceğiz. Çünkü İbn-i Kesiri tefsirlerin kaba yapanlar, onu terceme ederlerken işlerine gelmeyen yerleri terceme etmemişlerdir. İşte yukarıdaki “KÜFÜR TEK MİLLETTİR” ilkesini terceme etselerdi; “ibn-i kesir Tercemesi/C:2, Sh: 524” diyecektik. Ne yazık ki, metne hiyanet ederek terceme etmemişlerdir. Bu Türkiye’deki terceme zincirinin tipik bir cinayetidir.) İsmail Bursevî (Rh.a.) de şöyle diyor: “Ayette Millet kelimesi tekil olarak zikredilmiştir. ŞÜPHESİZ KÜFÜR TEK MİLLETTİR.” (Ruhu’l Beyan Fi Tefsiri’l Kur’an (İsmail Bursevî) C: 2, Sh: 148, İST/1306) İmam-ı Kurtubî (Rh.a.) de şöyle diyor: “Ulema Cemaatından Ebu Hanife, Şafii, Davud ve Ahmed b. Hanbel bu ayete yapışarak “KÜFRÜN KÜLLİSİ TEK MİLLETTİR” hükmüne kail oldular.” (El Cami-u Li Ahkami’l Kur’an (İmam-ı Kurtubi) C: 2, Sh: 94, Mısır/kahire/1 967) 0 haide; Ey Müslüman! Batıya gitme batarsın, kuzeye dönme donarsın, Güneye meyillenme çatlarsın, doğuya yönelme patlarsın, hayat nizamı İslam’a gel; güneş gibi doğarsın.
Görüntüsü, rengi ne olursa olsun, ister Sosyalizm, ister Kemalizm, ister Kapitalizm, ister Demokrasi, ister Laiklik, ister Irkçılık, ister başka bir izm olsun fark etmez, ilahi dinin dışındaki bütün izmler tek bir millettir, millet-i küfürdür. (Millet, Milliyetçilik ve Irkçılık (Kemal Solak) Sh: 171, IST/1979) Aslında küfrün belli bir rengi yoktur KÜFÜR HER ÇAĞ VE MEKANDA BUKALEMUNDUR. İster adı kapitalizm olsun, ister Komünizm olsun, ister Kemalizm olsun, ister Sosyalizm olsun, ister Faşizm olsun, ister Demokrasi olsun, ister Laiklik olsun, ister sağcı olsun, ister solcu olsun, ister tağut olsun, ister Bel’am olsun, ister Cibt olsun hiç fark etmez, Rabbani Şeriat’ın dışıdakiler her çağ ve mekanda küfür milletini teşkil ederler. İbn-i Kayyim El Cevzi (Rh.a.) şöyle diyor: „Küfür tek millettir. Küfrün menbaı tek olup, oda, iblistir.” (Medaricus Salikin Beyna Menazili İyyake Nebudu ve İyyake Nestein (İbn-i Kayyim El Cevzi) C: 1, Sh: 288, Beyrut/Birinci Tab. Darul Kütübül İlmiyye.) Bağnazlık çemberini parçalamaya çalışan Allame Tabatabai ise şöyle diyor: “Batılın kapıları muhteliftir. Her kapıda iblisin zürriyet ve kabilesinden bir şeytan vardır. Bu şeytanlar, insanlar cinsindeki şeytanlardır.” (El Mizah Fi Tefsiri1 Kur’an (Tabatabai) C: 14. Sh: 343. Kum/İran 1392) Şunu unutmayalım ki; her beşeri sistemin savunucusu bir şeytan hükmündedir. Daha doğrusu şeytanın tâ kendisidir.
Yeıyüzünde Allah’ın şeriatını bir kenara iterek insanların indi heva ve heveslerinden rneydana gelmiş beşerî ideolojilere insanları davet edenler, şeytanlardır. İnsanları komünizme davet eden de şeytandır, Kemalizm’e davet eden de şeytandır, Demokrasiye davet eden de şeytandir, laiklik ve liberalliğe davet eden de şeytandır. Dolayısıyla beşerî sistemlerin savunucu ve sunucuları şeytan olma noktasında birdirler. Tabii ki bu da küfrün tek millet olmasının tabii bir neticesidir.
Mezheb imamlarımız da küfrün vahid millet olduğunu haykırmışlardır. Hatta eğitim ve öğretimini dahi yapmışlardır. Hanefi ulemasından Molla Hüsrev (Rh.a) kendi kitabında Hanefi mezhebinin görüşü; “KÜFÜR TEK MİLLETTİR” der. (Durreru 1 Hukkam Fı Şerhı Furerı1 Ahkam Molla Hüsrev) C 1 Sh 216, İST/1258) Şafii ulemasından Seyyid Ulvi Seyyid Ahmed Essekafi (Rh.a.) de şöyle diyor: “Milletleri ayrı da olsa; kafir kafire varis olur. Şüphesiz küfür milletleri batılda tek millet gibidirler. Bu durum bizim ve Hanefi mezhebinin en esas olan görüşüdür.” (Haşiyet-ü Fethul Muin Terşihul Mustebdni (Essakafi) Sh: 281 Mısır/1311) İbn-i Kesir (Rh.a.) de şöyle diyor: “Küfrün tek millet olduğu konusunda; Hanefi, Şafii ve Hanbeli’ler birleşmişlerdir.” (Ettefsirul Kuranil Azım (İbn-i Kesir) C. 1. Sh: 163, Beyrut/1969) Görüldüğü gibi; rnezheb imamları küfrün tek millet olduğu konusunda ihtilaf değil, ittifak etmişlerdir.
“KÜFÜR TEK MİLLLTTİR” İLKESİ, KUR’AN VE SÜNNETTEN ÇIKARILMIŞ BİR İCMA-İ ÜMMETTİR.
Böylece küfrün tek millet olduğunu tesbit ettikten sonra akla peki müslümanlar kaç millettir? Suali gelmektedir. Müslümanlar; hem tek millet ve hem de tek ümmettirler. Allah (c.c.) hayat rehberimiz Kur’an’da şöyle buyuruyor: “Şüphesiz sizin bu ÜMMETİNİZ TEK BIR ÜMMETTİR. Ben de sizin Rabbinizim. 0 halde bana ibadet edin.” (Enbiya Suresi 21/92) Evet, KİYAMETE KADAR MÜSLÜMANLAR TEK ÜMMETTİRLER.
“MÜSLİM” VE “GAYR-İ MÜSLİM”
AYRIMI
“Küfür Tek Millettir” düsturunun gizlendiği, müminlerin kafirlere peşkeş çekildiği, müslüman-kafır ayrımının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı ölümlü ve zulümle bir zaman diliminde yaşıyoruz. Şu hakikatı bilmekte fayda vardır: Doğruları doğru zamanlarda konuşmayanlar, doğru bir hayat yaşamaktan mahrum kalırlar.
Doğru zamanlarda konuşulamayan doğrulardan birisi de, “müslim” ve gayr-i müslim” ayrımıdır. İnsanları müslim/İslam’a teslim olan ve Gayr-i müslim/İslam’a teslimiyeti reddedenler olarak taksim edip isimlendiren Allah-u Teala’dır. Allah-u Teala değişmez hayat programımız Kur’an-ıKerim’de şöyle buyuruyor:
“İnsanları Allah’a davet eden, salih amel işleyen ve “şüphesiz ben müslümanlardanım” diyen kimselerden daha güzel sözlü kim olabilir?” (Fussilet Suresi 41/33)
Dikkat edilirse müslümanlardan olmak, övülmüş ve övülmeye layık olan bir durumdur. İslam’a teslim olmayan ve müslümanlardan olmayı kabul etmeyenler de gayr-i müslimlerdirler. Yani kafirlerdirler. Akaid ulemasından Aliyyul Karı (Rh.a.) şöyle diyor: “İnsanlar iki kısımdır. Kafir ve Mü’rnin/müslüman. (Şerhul Emali (Aliyyiül Karı) Sh: 42, İST/1302) Evet, Müslim ve Gayr-i Müslim ayırımı, Rabbani bir ayırımdır. Allah-u Teala değişmez hayat mektebimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
“Muhammed Allah’ın Resulüdür. Onun beraberinde bulunanlar kafirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise merhametlidirler.” (Fetih suresi 48/29)
Şimdi bu taksimatı Rabbaniye’ye rağmen, “Müslim” ve “Gayr-i Müslim”, “Kafir” ve “Müslüman” şeklinde insanları sınıflandırıp taksim etmek doğru değildir” diyenler, şeksiz kafir olmuş olurlar. Esasen “İnsanları Kafir ve Müslüman şeklinde ayırmak ve şer bir harekettir” iddiasında bulunanlar, doğrudan doğruya Allah’a karşı Rabb’lık iddiasında bulunan iman mahrumlarıdır.
Yeryüzündeki insanların taksimatı konusnuda “Müslim” ve “Gayr-i Müslim” ayırımından vazgeçmek izmihlaldır. Tevhidi bir mantıkla tarih incelendiğinde görülecektir ki; Osmanlı Devleti’nin yıkılış sebeblerinin en mühimi, “Küfür Tek millettir” düsturu konusunda verilen tavizdir. Vakta ki Osmanlı devleti Kanunî Esasi çerçevesi dahilinde “Müslim” ve “Gayr-i Müslim” ayrımını ortadan kaldırdı, kendisi de ortadan kalkmaya, yok olmaya mecbur ve mahkum oldu. Dolayısıyla diyoruz ki; müslümanlar kendi hayatlarında “Müslim” ve “Gayr-i Müslim” ayrımına yani “Küfür Tek millettir”, “İslam Tek Millettir” düsturuna riayet ettikleri oranda İslamî hayata sahiptirler. Müslim ve Gayr-i Müslim ayırımını yapmayanlar, Allah’rn arzında Allah’ın dinini yaşama hakkını kaybederler. Çünkü böyle bir durumda kafirlerle müşterek bir hayatı kafirlerle paylaşma ve yaşama, başlı başına bir küfürdür. Bu böyle biline.
“De ki: Bizim günahımızdan siz mesul olmayacaksınız, sizin yaptığınızdan da biz sorumlu tutulmayacağız.” (Bakara Suresi 2/134)