Ferman hahamlarda mı?

17 Ağustos tarihli Abdurrahim Karakoç ağabeyimizin “Uzak görüş İsrail Pervasız” başlıklı yazısı üzerine Türkiye Hahambaşılığı basın organlarına fakslar çekip yandaşları vasıtasıyla Karakoç ağabeyimizin tecziye edilmesine aracı olmaları talebinde bulununca ilgili kalemler de “emir başüstüne” diyerek sayın Karakoç’a savaş açtılar.
Bir açıdan bakıldığında bir “insan hakkı” savunusu gibi gözüken bu linç girişimi gerçekte ülkemizdeki Yahudi nüfuzunun hangi boyutlarda seyrettiğinin apaçık bir örnekliğini göstermektedir.
Sinagoglarını siyonizmin üsleri olarak kullanan bu hahambaşı öncelikle bilmelidir, Osmanlı’nın çocuklarına “insan hakkı” dersi vermeye hiçbir Yahudi’nin hakkı yoktur. İspanya katliamlarından Osmanlı’nın engin hoşgörüsüne sığınanlar Osmanlı coğrafyasında ihanet ve desiselerden başka hiçbir şey yapmamış, aksine bu topraklar üzerinden siyonizmin çirkin emellerini gizlice sürdürmüşlerdir.
Bunlar bir taraftan Filistin İslâm topraklarının Yahudilerce gasbedilmesinin hesaplarını yaparken diğer taraftan da Osmanlı’nın içerden İsrailleştirilmesinin adımlarını atmışlar, bu ihanetlerini siyonist organizasyonlarla gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Mason locaları, Lions ve Rotary kulüpleri, politik, akademik, ekonomik, basın ve bürokratik işbirlikçileriyle İslâm beldesinde “Semitizm ağı”nı örmüşlerdir.
“Semitizm” bu ülkede İslâm’a ve Müslümanlara, milli ve manevi tüm değerlerine ihanetin adı olmuştur. Bu ihaneti belgelemek “Yerçekimi Yasası”nın olduğunu söylemek kadar kolay ve tartışmasızdır.
Bu gerçeklik karşısında hahambaşılığın veya yandaşlarının “anti-semitizm” yaygaralarıyla masumluk pozlarına bürünmeleri sadece gülünç kaçmaktadır.
İzak Haleva’nın Kudüs işgalcisi siyonist rejimin 56 yıldır gerçekleştirdiği soykırımlardan haberi yok mudur?
Deir Yasin’lerden Sabra ve Şatila’lardan, Cenin’lerden Refah’lardan, Kana’lardan hiç haberi olmamış mıdır?
Yahudilerin bu soykırımlarını bir kere olsun lanetlemiş midir ki sözüm ona Yahudilerin mağduriyetinden söz edebilmektedir?
Bu cellatlar ülkemize geldiğinde niçin öncelikle sinagoglarda “şeref konuğu” olarak ağırlanmaktadır?
Yoksa bu eli kanlı siyonistler ülkemize gelip hahambaşılığına döktükleri masum Filistinlilerin kanlarından dolayı müjde mi vermektedir?
Veizman’lar, Ben Gorion’lar, Begin’ler, Rabin’ler, Peres’ler, Şaron’lar Haleva’nın efendileri değil midir? Eğer aksi ise çıkıp bu ülke kamuoyuna bu siyonist cellatları lanetleme “insan”lığını göstersin. Göstersinki, o zaman Yahudiler için “insan hakkı”ndan söz edebilsin.
Engin hoşgörülüğünden övünç duyduğumuz Osmanlımız iyiniyetinin kurbanı oldu ve bunun bedelini de biz torunlarına çok acı ödetti. Osmanlımızı kaybetmemizden, mukaddesatımızın ayaklar altına alınmasından, dedelerimizin darağaçlarına çıkarılmasından, inançlarımızın horlanmasından, hicabımızın yasaklanmasından öncelikli olarak masum görünümlü Yahudiler sorumludur.
Bazı İslâmi kalemler Karakoç ağabeyimizin bu yazısını eleştiren yaklaşım sergilemişlerdir. Onlara göre bu yazı gereksiz yere tartışmalara ve yanlış anlaşılmalara sebep olmuştur.
Bilakis bu yazı ülkemizdeki sinsi oyunların, şeytanca adımların ve tarihsel bir ihanetin sorgulanmasına önemli bir katkı sunacaktır. Bu masum görünümlü kişi ve odakların yüzlerindeki maske düştüğünde ardındaki canavarlık açıkça ortaya çıkacaktır. Hahambaşı İzak Haleva’nın fermanıyla Karakoç ağabeyimiz hakkında soruşturma da açılmış oldu. Asım Yenihaber’lerden Abdurrahim Karakoç’lara bu kervan elbet durmayacaktır. Bu hahambaşı ve yandaşları Karakoç’ların yalnız kalacağını sanıyorlarsa çok büyük yanılgı içine düşerler.
Bu vesileyle bir kardeşi ve dostu olarak Karakoç ağabeyin “Uzak görüş İsrail Pervasız” başlıklı yazısının altına imzamı attığımı ve bu vesileyle de Karakoç ağabeyimizin yanında yargılanmaya hazır olduğumu kamuoyuna bildirmek istiyorum.
Kalemine, yüreğine sağlık Karakoç ağabey.
“Mekerû ve Mekerallah vallahu hayrul mâkirîn”
Kandıra 1 No’lu E Tipi Cezaevi
 
Nurettin Şirin 2 Eylül 2004 Vakit