Terörist devlet ve
Roma rezilliği..
Amerika'nın
Felluce'de kullandığı fosfor bombaları, vakum bombaları şimdi
Lübnan'da kullanılıyor. Felluce'de gördüğümüz yanmış, kararmış
cesetler şimdi Lübnan'da görülüyor. Felluce'yi bombalarla harabeye
çevirirken insanları ve bütün canlıları kimyasal silahlarla
yakmışlardı. Cesetleri gizlemişler, kenti haftalarca dünyaya kapatıp
kitle imha silahlarının izini silmeye çalışmışlardı. Aynı vahşeti
şimdi Lübnan'da yapıyorlar. Sayda kentinde kimyasal silahlarla yanan
insan bedenleri gerçeği apaçık ortaya koyuyor. Kararmış cesetlerde
ne kurşun ne de yara izi var. Lübnan Başbakanı günlerdir dünyaya;
"İsrail'in kitle imha silahları kullandığı"nı haykırıyor. Çünkü
Güney Lübnan'daki köylere karşı zehirli gaz kullanılıyor. Ama bu
sesi de kimse duymuyor.
İsrail
askerleri, fanatik Yahudilerin duaları eşliğinde kimyasal ve
nükleer içerikli füzeleri askeri araca yerleştiriyor.
|
|
Bu da yetmemiş
olacak ki İsrail kimyasal ve nükleer içerikli füzeleri kullanıma
hazır hale getiriyor. İsrailli askerler, fanatik Yahudilerin duaları
eşliğinde füzeleri kullanıma hazır hale getiriyor, askeri araçlara
yerleştiriyor. Neden? Çünkü Hizbullah direnişini kıramıyorlar.
Kıramadıkları gibi ağır zayiat veriyorlar. Birkaç gün daha
kıramazlarsa büyük ihtimalle Cenevre Sözleşmesi'ne göre yasaklanmış
silahları aleni kullanmaya başlayacaklar. Hizbullah mevzilerini
kimyasal silahlarla, nükleer içerikli bombalarla vuracaklar.
Amerika'dan
İsrail'e füze koridoru oluşturuldu. İngiltere üzerinden İsrail'e
füze yığınağı yapılıyor Irak işgalinden bu yana sevkıyat devam
ediyordu. İsrail toprakları füze stoklarıyla dolduruldu. Anadolu
semalarında eğitilen İsrail pilotları Lübnan'ı harabeye çevirirken,
Anadolu semalarında denenen F-16 ve F-15'lerle toplu kıyım
hazırlıkları yapılıyor. Bu uçaklardan atılabilen nükleer içerikli
füzelere yenileri ekleniyor. 2004 yılında 500 adet BLU 109 bunker
buster bombası nakledildi İsrail'e. 2005 yılında daha sofistike olan
100 adet GBU 28 bombası. Kayda geçmeyen daha yüzlerce lazer güdümlü
ağır bombanın İsrail'e nakledildiği söyleniyor. ABD-İsrail yapımı
Harpoon füzelerine nükleer başlıklar takıldı. Doğu Akdeniz'deki
Dolphin tipi denizaltılara nükleer füzeler monte edildi. Neden? Ne
amaçla? Konvansiyonel saldırılar yetmedi mi? Nükleer içerikli
füzeleri, kimyasal silahları sadece Hizbullah mevzilerine mi
atacaklar? Savaş uzarsa ve İsrail beklediği başarıyı elde edemezse
Lübnan kentlerine, sivil halka karşı bu silahları kullanmazlar mı?
Kullanırlar,
katliamlar yaparlar! Çünkü ortada bir terörist devlet var. Terörle
kurulmuş, terörle yönetilen, terörle ayakta kalmaya adanmış,
kurucularının ve yöneticilerinin büyük çoğunluğu terörist olan,
işledikleri suçlardan bir çok ülkeye girmesi yasaklanan bir devlet.
Kanla, katliamla, soykırımla beslenen bir devlet! Hiçbir
uluslararası sözleşmeye uymayan, başıboş, ırkçı bir devlet. ABD
yönetimini ellerine geçiren Anglosakson ırkçılarla el birliği içinde
bütün bölgeyi ateşe atan bir devlet!
Hani hedef
Hizbullah'tı? Neden Lübnan'ın her köşesini vuruyorlar o zaman? Hedef
sadece Hizbullah, sadece Lübnan değil. Hedef bütün Ortadoğu. Hedef
Suriye, hedef İran ve sonra hedef Türkiye!
Pentagon ABD
medyasına direktifler yağdırıyor. Sanki saldıran İsrail değil,
saldırıya uğrayan İsrail! Lübnan saldırısını Ortadoğu Savaşı'na
dönüştürmek için hem halkına hem de ABD askerlerine karşı müthiş bir
yalan kampanyası başlatıldı. "Suriye İsrail'e ültimatom vermiş,
orduyu alarma geçirmiş, İsrail'e saldıracakmış! İsrail
korunmalıymış, ABD korunmalıymış!" Beş yıldır bu bölgede
uyguladıkları bütün politikaları yalan üzerine kurulmuştu. Hep yalan
söylediler, hâlâ söylüyorlar!
Onca hava
saldırısına, kara saldırılarına rağmen Hizbullah'ı bir adım
geriletemediler. Bir adım ilerleyemediler. Ağır kayıplar verdiler.
Birkaç gün içinde Güney Lübnan'ı işgal edeceklerdi. Olmadı,
yapamadılar, yapamayacaklar da! Birkaç ay saldırsalar da
başaramayacaklar. Lübnan'ı tamamen harabeye çevirseler de..
Hizbullah'ı aşamayan bir güç neyi başaracak? Bütün bölge İsrail'e ve
ABD'ye bileniyor. Korkunç bir öfke dalgası kabarıyor. Devletler,
rejimler, ordular hiçbir şey yapmasalar, yapamasalar bile, bu
topraklarda yaşayan her birey onlar için aşamayacakları birer engele
dönüşecek. Yeni Hizbullahlar, yeni direniş örgütleri ortaya çıkacak.
Bir düşmanı ortadan kaldırmaya çalışırlarken karşılarına onlarca
düşman dikilecek.
Sahipsiz bir
dünyada yaşıyoruz. Sağduyusunu, erdemini kaybetmiş bir dünyada! ABD,
İngiltere ve İsrail alabildiğine taşkın, pervasız, açgözlü ve
utanmaz biçimde herkese saldırıyor, her şeyi yağmalıyor. Roma
Toplantısı'nda sergilenen rezilliğe bakın! Acizliğe bakın! Dünya üç
ülkenin hizmetine girmis. Ateşkes kararı bile alamadılar. Bırakın
karar almayı teklif dahi edemediler. Roma toplantısı ABD'nin Büyük
Ortadoğu Savaşı'nın ilanından başka bir anlam taşımıyor.
Uluslararası irade diye bir şey var mı? Birleşmiş Milletler,
uluslararası sözleşmeler, teamüller nerede? Var mı ki?
Türkiye'ye
kurulan tuzağa bakın! "Lübnan'a asker gönderirsen biz de PKK'ya
karşı operasyon yaparız" diyorlar! Yalan, palavra! Böyle bir
niyetleri yok. Bölgeye 10 ile 20 bin ABD askeri göndermeye
hazırlanıyorlar. Türkiye'nin de bu güce destek olmasını
hedefliyorlar. Kuzey Irak'ta birkaç yüzeysel operasyon yapacaklar,
göz boyayacaklar, Türkiye'yi ikna etmiş olacaklar. Ama aslında
hiçbir şey yapmayacaklar. Sadece Türkiye'yi, kendilerinin
başaramadığı bir düşmana karşı cepheye sürecekler. Hizbullah'ın ve
bütün bölgenin karşısına dikecekler!
Barış nutuklarının palavra olduğunu bütün dünya bir kez daha gördü.
Böyle bir dünyada, sahipsiz kalan kitleler kendi yolunu bulacak,
kendi savaşını verecek, kendi kurtuluşunu sağlayacak. Herkesin
savunması kendi elinde. Bilinen her yöntemle bu bölgenin insanları
savunma hatlarını oluşturmak zorunda...
İbrahim KARAGÜL
28TEMMUZ 2006 Yeni Şafak
ikaragul@yenisafak.com.tr |