Tarih sizi
unutmayacak!
İsrail'e
yönelik nefretle Arap rejimlere yönelik öfke arasında kıyaslama
yapsak nasıl bir sonuç çıkar ortaya? Mısır yönetimine, S. Arabistan
yönetimine, Ürdün yönetimine yönelik öfke, İsrail'e yönelik
düşmanlığa paralel olarak hızla tırmanıyor. Bu rejimlerin ABD ve
İngiltere'nin Ortadoğu politikalarının önünü açmaları, kendi
halklarının sesine kulak tıkamaları, İsrail'in Lübnan saldırıları
için mazeret üretmeleri, mezhep farklılığını gerekçe göstererek
İsrail saldırılarını adeta alkışlamaları, bu yolla hem derin bir
düşmanlığı tahrik etmeleri hem de rejimlerini kurtarmak için ABD ve
İngiltere'nin gözüne girmeye çalışmaları kendilerine yönelik
kitlesel öfkeyi patlama noktasına getirdi.
ABD korkusundan
İKÖ toplantısına bile katılamayan rejimler Amerika'nın, kitleler ise
Lübnan halkının yanında. Öteden beri var olan bu ayrışma iktidar
elitlerini sonunu getirecek güçlü bir dalgaya dönüşüyor. Lübnan'ı
parçalama senaryoları daha da somutlaşır, Suriye'yi işgal süreci
başlarsa Arap dünyası asıl savaşı kendi içinde ve rejimlerine karşı
yapacak.
Kahire'de
yapılan Lübnan'a destek gösterisinde Hüsnü Mübarek için "İsrail'in
Mısır Elçisi" sloganları atıldı. Rejim yanlısı dini liderler,
Hizbullah karşıtı fetvalar yayınlarken, bölgenin gerçek liderleri
ABD-İngiliz-İsrail cephesinin bütün pisliklerini ortaya döküyor.
Suudi ailesine bağlı Şeyh Abdullah bin Cebr; "Hizbullah'ı
desteklemek, başarısı için dua etmek haramdır. Sünniler Hizbullah'ı
kınamalı. Ona sempati besleyenlerle arasına mesafe koymalı" diyerek
"Hizbullah'ın başarısı için dua etmenin bile haram olduğunu"
söylerken S. Arabistanlı alimler ve entelektüeller bu fetvaya karşı
harekete geçti. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'a destek
verdiklerini belirten grubun sözcüsü Şeyh Selman el-Avde, dünya
Müslümanlarının Lübnan halkı yanında olmasını ve onlara gereken
insani, maddi ve manevi yardımları esirgememesi gerektiğini söyledi.
Yine S. Arabistan'da halk, Hizbullah'a destek için birbirlerine cep
mesajlarını gönderirken gençler, rejimlerinin aksine Hizbullah ve
Lübnan'a destek için boykot çağrıları yapıyor, Riyad'da 1 milyon
bildiri dağıtıyor.
Mısır yönetimi,
ABD ve İsrail'in Lübnan senaryosunu meşrulaştırmak için, mezhep
farklılığı silahını kullanırken, Sünniliğin kalesi olan Ezher
Üniveristesi öğrencileri Lübnan ve Hizbullah'a destek gösterileri
yapıyor. Fransa'daki başörtüsü yasağına destek veren dini liderler,
Hizbullah karşıtı fetvalar yayınlarken, gerçeği gören dini liderler,
aydınlar, gazeteciler ve halk dayanışma çağrıları yapıyor. Dünyanın
en büyük Sünni cemaati olan Müslüman Kardeşler, Lübnan halkına ve
Hizbullah'a tam destek veren açıklamalar yayınlıyor. Hizbullah
saflarında savaşmaları için 10 bin savaşçıyı Lübnan'a göndermeye
hazır olduğunu duyuruyor.
Irak'ta bazı
Şii ve Sünni grupların kör bir düşmanlıkla yakalandıkları mezhep
çatışması tuzağı rejimlerin katılarıyla derinleştirilmeye
çalışılırken, kitleler saldırıya uğrayan her ülkeye, her topluma
mezhep farklılığı gözetmeden açık destek veriyor. Rejimlerin ilkel,
aşiret politikalarının fersah fersah ilerisinde olan kitleler,
tehlikenin aslında ne olduğunun çok iyi farkında. Bu bilinç hem ABD
ve İsrail için hem de baskıcı rejimler için tehlike çanları anlamına
geliyor.
Bölgede mezhep
krizi değil rejim krizi var. ABD/İngiliz/İsrail saldırganlığının
önünü açan despotik rejimler en büyük sorun. Şimdi bu yönetimler
geriliyor, dini cemaatlerin toplumlar üzerindeki etkisi güçleniyor.
Bu da Ortadoğu'nun keskin bir iç hesaplaşmaya doğru sürüklendiğinin
göstergesi. 170 civarında Müslüman alim ve entelektüelin yayınladığı
bildirideki şu cümleler, işte yaklaşan büyük hesaplaşmaya işaret
ediyor:
"Ey Müslüman
ülkelerin liderleri! Haçlı Siyonist tufanın zararlarından ancak
Allah'ın ipine sarılarak ve ümmetin birliğini temin ederek
korunabiliriz. Bu tufan önlenemez ise zararını hepimiz çekeriz fakat
bu durumda hükümetlerin zararı, halkın zararından daha büyük olur.
Bizler
sizlerden İsrail ile yaptığınız gizli açık tüm siyasal ve ekonomik
ilişkileri kesmenizi ve bizlere ölüm, yıkım, zillet ve tefrikadan
başka hiçbir şey getirmeyen 'Barış Evhamları'ndan vazgeçmenizi
istiyoruz.
Ey Müslüman
yöneticiler! Sizleri Allah için uyarıyor ve tarihten ders almaya
çağırıyoruz. Yaptıklarınızı ne halk ne de tarih unutmayacaktır.
Sizden önceki liderlerden de mi ibret ve ders almazsınız?!"
İbrahim KARAGÜL 08.08.2006 Yeni Şafak
ikaragul@yenisafak.com.tr |