Kardeşinin boğazını kesenin bıçağını yalayanlar
Kabahat arama işi başarısızlığın göstergesidir. Kabahati, İsmail
Heniye’de, Halit Meşal’da, Mahmut Abbas’ta veya Halit Meşali
Türkiye’ye davet edip de sahip çıkamayanlarda aramak kendi
kabahatimizi başkaları üzerine atmaktan başka bir şey değildir.
Hatta ben, boğaz kesen bıçağı yalayarak geçinen sürüngenlere bile
kızamıyorum.
Bu saydığımız insanlar ve sürüngenler yeryüzünde yok iken de Batı
desteğiyle, Filistin’de Müslümanlar öldürülüyordu.
Daha önce de Hz. İsa’yı çarmıha germe teşebbüsünde bulunmuşlardı.
Üstad Bediuzzeman, bunların saldırılarının yeni olmadığını şöyle
ifade eder:
“Evet Kur’ân’ın aleyhinde bin seneden beri müntakimane hazırlanan
dinsizlerin itirazlarını ve kâfir feylesofların teraküm edip şimdi
yol bularak intişar eden şüphelerini ve Kur’ân’ın dehşetli
darbelerinden intikam besleyen muannid Yahudilerin ve
mağrur bir kısım Hıristiyanların hücumlarını def’edip mukabele
eden ve her asırda Kur’ân’ın pek çok kahramanları ve mânevî
kal’aları vardı.” (Sikke-i Tasdiki Ğaybi 116)
Bütün dünyanın hazinelerini kene gibi emen, basın-yayın yoluyla
ahlakını bozan, insanları birbirine düşürerek aradan altını kapan
Siyonistlerden kurtulmak için bu keneleri toplayıp gemilerle
Filistin’e getirdiler.
Kendi ülkelerini kenelerden yarı oranda kurtardılar. “Yarı oranda”
diyorum çünkü o kenelerin orada yaşayabilmeleri için yine de
bütçelerinden para ve silah aktarmaya ve Müslüman kanı emdirmeye
devam ediyorlar.
Batılı Hıristiyan devletlerin iman ettiği muharref İncil’de
Yahudiler için bakın ne diyor:
“Siz ey yılanlar, siz ey engerek nesli! Cehennem hükmünden nasıl
kaçacaksınız? Bunun için işte, size peygamberler, hikmetli adamlar
ve yazıcılar gönderiyorum; siz onlardan bazılarını öldürecek ve
haç’a gereceksiniz; ve bazılarını havralarda dövecek ve şehirden
şehire kovacaksınız ki, salih olan Habilin kanından, ma’betle
mezbah/ kesimhane arasında öldürdüğünüz Barahiya oğlu
Zekariyya’nın kanına kadar, yeryüzünde dökülen her salih kan
üzerinize gelsin. Doğrusu size derim: Bütün bu şeyler bu neslin
üzerine gelecektir.”
Bu bölüm şu anda bütün dünya kiliselerinde; Katolik, Ortodoks ve
Protestan ayırımı yapılmadan okunmaya devam eden Matta incilinin
23/33-36 dan alınmıştır.
Peki bu Batılı devletler çok mu seviyorlar bunları?
Okuduğu İncil’de (Matta 23/33) Yahudilere:
“Ey engerek yılanları....” diye başlayan Yahudilerden bıkıp usanan
batılı siyasiler, içlerinden bu ur’u söküp Filistin’e atarlar.
Orada öldürürse Müslümanlardan eksilir, Avrupalı sevinir. Yahudi
ölürse yine Avrupalı sevinir. Onun içindir ki elli senedir barış
sağlanamamıştır.
Başka ülkeler arasındaki çatışmalara B. Milletler anında devreye
giriyor ve barış sağlamaya çalışıyor; başaramadığında, saldırgan
tarafa karşı B. Milletler harp ediyor. Filistin’de ise Yahudi’nin
eline silah veriyor. Bütün silah kaçakçılarına da: “Eğer Filistinli
Müslümanlara silah satarsanız bir daha silah vermem” diyerek
silahlanmalarını engelliyor.
Sonuç ne olur?
Tarih şunu bütün insanlığa göstermiştir ki, güçlülerin başarısı
geçici olup, sonunda haklı olanlar kazanmışlardır.
Güçlü Firavun yok olmuş, zayıf görülen Hz. Musa kazanmıştır.
Güçlü kabul edilen Nemrut gitmiş, Hz. İbrahim rahmetle anılmaya
devam etmiştir.
Mehmet Akif Merhum:
“Sanıyorlar ki kafa kesmekle beyin ezmekle ,
Fikri hürriyet ölür. Hey gidi şaşkın hazele!
Daha kuvvetleniyor kanla sulanmış toprak :
Ekilen gövdelerin hepsi yarın fışkıracak!
Hangi masumun olur hûnu bu dünyada heder ?
Yoksa Kanun-i İlahiyi ‘yi de yırtar mı beşer?” diyor.
Hiçbir masumun kanı yerde kalmamış, zalimler akıttıkları kan
gölünde boğulmuşlar. Kanla sulanan topraklar, ekilen bu canlar,
yarın fidan olur fışkırır.
“Yangın yerinin otu tez biter.” Hemde güçlü olur.
Akif:
“Bilmiyorlar ki bu şiddetlerin olmaz hükmü;
Göz yılar önce, fakat sonra kanıksar ölümü” diyor.
Mahmut Toptaş 11.07.2006 Milli Gazete
mtoptas@milligazete.com.tr |