Karikatür krizi ve Da Vinci Şifresi:
Müslümanlar tepki göstermeli mi?
Dünya genelinde 44
dile çevrilen, 60 milyon satan Dan Brown'ın Da Vinci Şifresi adlı kitabı
ve 19 Mayıs'ta tüm dünyada gösterime giren film, Hristiyan dünyası,
özellikle de Katolikler arasında büyük tepkilere neden oldu. Vatikan
kitaba ve filme karşı kampanya başlattı. Filmin gösteriminin
durdurulmasını istedi. Bazı ülkeler de, Vatikan gibi, filmin
yasaklanmasını istedi. Avrupa ve Amerika'daki sağcı Hristiyan gruplar
oldukça şiddetli tepkiler gösterdi, hatta tehditler savurdu.
Peki Müslümanlar
için kitap ve film, anlatılanlar ne ifade ediyor? Hz. İsa (a.s.) ile
ilgili çok önemli iddialara yer verilmesinden Müslümanlar rahatsızlık
duyuyor mu? Yoksa bu, Vatikan'ın yüzyıllardır içinde bulunduğu dini ve
siyasi entrikaları deşifre etmede bir fırsat olarak mı görülüyor. Bir
Danimarka gazetesinin yayınladığı, ardından hemen bütün Avrupa basınının
tekrarladığı, İslam dünyasını ayağa kaldıran karikatürler ile Da Vinci
Şifresi'nin içeriği arasında bir bağlantı kurulabilir mi? Biri Hz.
Muhammed'e (sav) hakaretler yağdırıyor, diğeri Hz. İsa ile ilgili
iddialarda bulunarak Hristiyan dünyasının iki bin yıllık inancını
temelden sarsıyor. Vatikan'ı bir tarafa bırakırsak, Hz. İsa'yı peygamber
kabul eden Müslümanların da kitap ve filmle ilgili söyleyecekleri
olmalı.
Tıpkı Vatikan gibi,
Hindistan ve Kanada'daki Müslümanlar da filmin yasaklanmasını istedi.
Hatta bazıları, yasaklanmazsa şiddetli tepkiler göstereceklerini
açıkladı. Hindistan'daki Hindu milliyetçiliğine karşı Müslümanların
Hristiyanların hassasiyetlerini paylaşmaları politik bir tavır olabilir.
11 Eylül'den sonraki Müslüman-Hristiyan gerilimini birebir yaşayan
Kanada Müslümanları için de bu tavrın politik amaçları olabilir. Ama
Müslümanlar, kitap ve filmle Hz. İsa'ya hakaret edildiğini düşünüyor mu?
Ya da İslam dini bu iddialara nasıl bakıyor?
Kitap ve filmdeki;
İsa'nın Allah'ın oğlu olmadığı, bu bağlantının imparator Konstantin'in
buluşu olduğu, Roma imparatorunun İsa'nın mesajlarını çarpıttığı
konularında Müslümanlar hemfikir. Ama Roma imparatorunun Hristiyanları
İsa'nın tanrısallığı altında birleştirdiği tezine karşı Müslümanlar,
Kilise'nin içinde bulunduğu tartışmaların Hristiyanları böldüğüne
inanıyor.
Hz. İsa'nın
kişiliğine yönelik nitelemeler, İslam'ın öğretilerine aykırı.
Müslümanlar, filmin İsa'nın kişiliğini çarpıttığı konusunda
Hristiyanlarla aynı düşünceye sahip. Filmde İsa ve Mary Magdelene
arasında gizli bir evliliğin bulunduğu iddia ediliyor. Müslümanlar bu
düşünceye katılmıyor. Film, İsa'nın Sarah adında kızı olduğunu ve
neslinin bugün Avrupa'da yaşadığını iddia ediyor. Müslümanlar bu iddiayı
reddediyor. Kur'an Hz. İsa'nın evlendiği ve çocuğu olduğu konusunda
hiçbir bilgi vermiyor. Gerçi evli olsa bile İslami bakış açısında bu bir
sorun değil. Onun peygamberliği ile ilgili bir durum da değil.
Müslümanlar, filmin Hz. İsa'yı küçük düşürdüğü konusunda hemfikir.
Kitabın ve filmin bir kurgu olduğu konusunda da. Kitap ve film, adeta
bir James Bond filmi mantığıyla hazırlanmış.
Elbette
Müslümanlar, Hz. Muhammed gibi Hz. İsa'ya yönelik küçültücü yaklaşımlara
tepki gösterecek. Hiç kimsenin kutsal değerleri üzerinden fikir ve ifade
özgürlüğü test edilemez. Karikatür krizinde Batı medyası: "Biz
Müslümanların ifade özgürlüğünü test ediyoruz" şeklinde terbiyesiz bir
yaklaşım sergilemişti. Kitabın ve filmin tartışmaya açtığı Kutsal Kan,
Kutsal Kase, gizli örgütlenmeler ya da Vatikan'ın yüzyıllardır içinde
bulunduğu siyasi ve dini entrikalar ayrı bir tartışma konusu. Ama Hz.
Muhammed'e yapılan saygısızlıklara şiddetle tepki gösterirken Hz. İsa'ya
yapılanları hoş görmeyeceğiz elbette.
Ancak burada durum
farklı. Kitabı yazan Müslüman değil. Bir Müslüman yazsaydı, işte o zaman
kıyamet kopardı. Özellikle 11 Eylül saldırısından sonra İslam'a ve
Müslümanlara ait ne varsa saldırıya geçen Batı, son karikatür krizinin
de gösterdiği gibi, bilinçli bir savaş yürütüyor. Selman Rüşdi'den
Teslime Nesrin'e, İslam-terör özdeşleştirmesinden son olarak Hollanda'da
korkunç bir İslam düşmanlığı tohumları ekip sonra da yalancılığı ortaya
çıkan Hırsi Ali'ye kadar, Hz. Muhammed'i, İslam'ı, Kur'an'ı ve
Müslümanları aşağılayan her şeye sarıldılar. Hollanda'ya sığınmak için
yalan söyleyen, ülkede cinayetlere varan düşmanlıklara neden olan ancak
yalanı ortaya çıkan milletvekili Hirsi Ali, vatandaşlıktan çıkarıldı. Bu
sefer de ABD'deki neoconlar ona sahip çıktı. Neden? Hiçbir özelliği
olmayan bir kadın neden el üstünde tutulur? Tabi ki İslam'ı ve
Müslümanları aşağılamak için. Batı, ifade özgürlüğü ile kamufle ettiği
politik arsızlığını ve düşmanlığını devam ettiredursun, Müslümanlar
kutsal değerler üzerinden yürütülen istismara hoşgörü ile bakmamalı.
Hristiyanlık, Vatikan'ın sırları, siyasi entrikalar tartışılmalı. Hz.
Muhammed'e yönelik aşağılamaya şiddetle karşı çıktığımız gibi Hz. İsa'ya
yönelik karalamalara da karşı çıkmak zorundayız.
________________________________________________________
Karikatür
krizi ile aynı mı?
Müslüman olmadan
önce bir Katolik Papaz olan ve Vatikan'da görev yapan İdris Tevfik (www.idristawfiq.com)
karikatür krizi için ayağa kalkan Müslümanların bu filme da karşı
çıkmaları gerektiğini, Hz. İsa'nın da Müslümanların peygamberi olduğunu,
ve aşağılandığını söylüyor. Ona göre Da Vinci Şifresi, Müslümanların Hz.
Muhammed'i terörist gösteren karikatürlere gösterdiği tepkiyi hak
ediyor. Tevfik'in Vatikan'da görüştüğü bazı papazlar ve kardinaller de
aynı benzetmeyi yaparak; "Müslümanlar birkaç karikatüre öfkelendiler. Bu
kitap bizi daha fazla öfkelendirdi" diyorlarmış.
İbrahim
Karagül Yeni Şafak |