İsrail Türkiye'yi nasıl susturdu!
İsrail'in önce
Gazze'nin altyapısını yok edip onlarca sivili katletmesine ardından
Lübnan'a yönelip her köşesini bombalamasına, yüzlerce sivili
öldürmesine yönelik en şiddetli tepkiyi Türkiye gösterdi. Bu
insanlık dışı, ırkçı ve bütün bölgeyi savaş alanına dönüştürmeyi
amaçlayan vahşete dünya onay verirken, İslam Konferansı Örgütü tuhaf
sessizliğini korurken, Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün gibi ülkeler
saldırıları destekler bir pozisyon alırken en güçlü ses Türkiye'den
yükseldi. Türkiye, hem insani yardım desteğini hızlandırdı hem
İsrail'in insanın kanını donduran vahşetine tepkiler gösterdi hem de
saldırıların bütün bölgeye yayılmasını önlemek için çaba harcadı.
Saldırılar
devam ediyor. ABD, İngiltere ve İsrail Büyük Ortadoğu Savaşı'nın
altyapısını hazırlıyor. Şehirlere harabeye dönüyor, yüz binlerce
insan Lübnan'dan kaçıyor, çocuklar, siviller ölmeye devam ediyor.
Ama Türkiye'nin sesini kestiler! Herkes sustu. Neden? Kim, nasıl
susturdu?
Çünkü; İsrail
Filistin'i ve Lübnan'ı bombalarken PKK saldırıları anında
şiddetlendi. Bitlis ve Siirt'teki saldırılar ile İsrail'in
bombardımanı aynı anda gerçekleşti. Türkiye'nin dikkati içeriye
yöneltildi. Ardından Kuzey Irak'a girme tartışması alevlendi.
ABD'nin Türkiye'ye tavrı ise net oldu: Hayır!
PKK
saldırılarıyla Lübnan saldırıları arasında bir bağlantı var mı? Ya
da bu saldırıları gerçekten PKK mı yaptı? Neden aynı anda Türkiye'de
çatışma tırmandı ya da tırmandırıldı? İsrail'in Kuzey Irak yönetimi
üzerindeki etkisini, İsrail istihbaratının bölgedeki faaliyetlerini
sadece hatırlatalım. Ama bir olaya özellikle dikkat çekmek
istiyorum.
1967
Arap/İsrail Savaşı'nda aynı anda Mısır, Suriye ve Ürdün ordularıyla
savaşan İsrail, İran Şahı ile birlikte Kuzey Irak'taki Kürtlere
askeri yardımlar yapmaya başladı. İsrail'den İran'a getirilen ağır
silahlar karayolu ile Kuzey Irak'a aktarılıyor, İsrailli
istihbaratçılar, subaylar aynı güzergahtan bölgeye naklediliyor,
Kürt birlikleri eğitiliyordu. Barzani birliklerinin başına geçen
İsrailli subaylar Bağdat'a karşı ağır saldırılara girişti. Bölgede
görev yapan yüz civarında İsrailli subay hem savaş taktiklerini
belirliyor hem de savaşı bizzat komuta ediyordu. Yetenekli
gördüklerini ise seçip askeri eğitim için İsrail'e gönderiyordu.
Peki neden?
Büyük bir savaşın içinde olan İsrail neden bunu yaptı. Kürtleri
sevdiği için mi? Elbette hayır! Hedefi Bağdat'tı. Daha doğrusu Irak
birliklerinin İsrail'le savaşan Birleşik Arap Orduları'na
katılmasını engellemekti. Nitekim başardı da! Irak ordusu Birleşik
Arap Orduları'na çok az destek verebildi. Bütün gücünü Kuzey'e
yığmak zorunda kaldı. Bu savaşta tam on bin Irak askeri öldü. İsrail
başarmıştı. Kendisi de Kuzey Irak'ta görev yapan Şolom Nakdimon'un
hatıralarını anlattığı Mossad adlı kitabı, konuyla ilgili çarpıcı
detaylar içeriyor ve bugüne ışık tutuyor.
Irak işgalinden
bu yana İsrail'in bölgedeki ağırlığının ne kadar arttığını herkes
biliyor artık! İşte bu çalışmaların sonucunu şimdi Türkiye
topraklarında görüyoruz. Lübnan saldırılarına karşı yükselen Türkiye
tepkisi, anında söndürüldü. PKK üzerinden. Yani PKK İsrail'i
kurtardı! Gerçekten PKK mı? Yoksa İsrail'in Barzani için eğittiği
birlikler ya da kurduğu istihbarat teşkilatı mı?
Türkiye'nin
Kuzey Irak'a müdahalesine dikkat etmek gerekiyor. İsrail
saldırılarıyla paralellik kurmak çok tehlikeli. Kürt sorununu
İsrail-Filistin sorunuyla, Fransa-Cezayir sorunuyla örtüştürmek ve
buna göre konum belirlemek hem tarihi bir hata, hem de çok ciddi bir
kafa karışıklığıdır.
Kuzey Irak'a
girme meselesini dar anlamda PKK meselesine indirgemek son derece
yanlıştır. Önceki gün savaşın Anadolu topraklarına sıçradığını
yazdım. İsrail ve ABD, sadece Lübnan'ı vurmadı, aynı anda Türkiye'yi
de vurdu. Vurmaya da devam edecek. Yoğun hazırlık ABD'nin Türkiye'yi
Irak batağına çekme manevrası olabilir mi?
Ya da şu
ölümcül ihtimale ne dersiniz? Aynı güçlerin Lübnan'da bir işgal
başlatmaları, Suriye topraklarına müdahale etmeleri halinde
Suriye'deki Kürtler ayaklanacak, ülke parçalanacak, Kuzey Irak
bağımsızlığını ilan edecektir. Türkiye, bu büyük korkuya hazırlık
yapıyor olabilir mi?
Not:
Bu köşenin okuyucularına yoğun destek mesajları için teşekkür
ediyorum. Hepsine cevap verebilmem maalesef imkansız. Anlayışla
karşılanacağımı umuyorum...
İbrahim
KARAGÜL 20 TEMMUZ 2006 Yeni Şafak
ikaragul@yenisafak.com.tr |