Her kim kabul edip alırsa Demakrasi adındaki ilmi yunanı, bilsin ki
inkâr etmiştir nuru Kur'anı!..
(Mustafa Çelik) |
"Kerametlerin en büyüğü kötü ahlâkını değiştirmendir." {Sehl b.Abdullah
R.a.} |
"Din ile Devlet ikizdir. Bunlardan birisinin kalkması; diğerinin de
kalkması demektir. Kökü olmayan yıkılmaya mahküm olduğu gibi bekçisi
olmayan temel de yıkılır, yok olur." {İsmail Hakkı Bursevî Rh.a.} |
"Bugün İslam adına ortaya çıkmış olan hareketlerle, saadet asrında
oluşan hizbullah arasında büyük tezatlar vardır. Bunun sebebi şudur:
Bugün İslam coğrafyasında ortaya çıkmış olan birçok İslamî grubun
zaafiyet ve sapıklığı devletleşme devrelerinin bulunmamasından ileri
gelmektedir. Bazıları tevhidden bahsediyorlar, ama devlet ve hilâfet
noktasında susmayı tercih ediyorlar, öte yandan içerisinde
yaşadıkları müşriki devletin yıkılmasından, tağutlaşan idarecilerin,
kralların ümmetin idaresinden uzaklaştırılmalarından hiç bahsetmiyorlar.
Dolayısıyla çalışma programlarına devletleşme devresini alamayan bu
grublar, Tağutların ve Kralların hakimiyeti altında cahiliyye devletine
katkıda bulunmaya, cahiliyye devletinin istek ve arzularına ortak olmaya
çalışan ruhsuz ve huysuz bir neslin ortaya çıkmasına vesile olmuşlardır.
Bu münasebetle diyoruz ki; devletleşme devresi olmayan hareketler,
Tağuti düzen için güvenlik sibobu olmaktan öteye geçemezler.
{Mustafa Çelik} |
|
Ev’e dönüş
Evden ayrı düştük.
Anneden, babadan, kardeşten, komşudan ayrı
düştük.
Çekirdek aile, insanın
evsizleştirilmesi idi aslında.. Yemek, yatmak, yaşamak için eve ihtiyaç
duymuyor artık insanlar.. Evi bir hapishane gibi görüyor.. Eve geldiğinde
de dışarıya açılan bir penceresi var artık, hatta dünyaya, uzaya bakan bir
pencere, TV ve internet.. Aynaya bakacak vaktimiz yok. Birbirimizin
yüzüne baktığımız da yok.
Eskiden insanlar
evlenirdi.. Şimdi gayrimenkul satın alıyorlar.. Mobilya galerisi
gibi döşüyorlar.. Mobilya ve beyaz eşya, kahverengi eşya insandan daha
fazla yer tutuyor..
Eskiden “cemaat
evlerimiz” vardı.. Ama artık yok. Olsa da başımızda TMY gibi
bir iş var.. Herkes aya, bizler yine yaya. Bir saniyede
8-10 milyon sayfa datayı transfer edebileceğiniz bir kapasiteden
sözediyoruz, siz yasak fikirden söz ediyorsunuz.. Herkes gider
Mersin'e, bizim laikçi çağdaşlar gider tersine. Asıl gericilik, yani
irtica budur işte.!
Yeni “yaşam tarzı”
aileyi buharlaştırdı. İnsanlar atomize oldu..
Ev, insanın evcilleştiği
bir okuldur aslında. İnsan yabanileşti.. Gayrimenkullerine
hapsolanlar ise, dünyaya sırtlarını döndüler ve onlar da dünyaya
yabancılaştılar.. İnsanların değeri, kafalarındaki ve gönüllerindeki ile
değil; sırtlarından çıkartıp portmantoya astıkları ceketlerinin iç
ceplerindeki çek karneleri, banka kartları ve kimlik
kartları, bir de giydikleri ceketlerin markaları ile ölçülür oldu..
Oysa bizim bir evimiz
olmalıydı ve başka evlerden oluşan komşularımız olmalıydı, mahallemiz,
şehrimiz, yurdumuz.. Yeryüzünü dolaşmalıydık.. Geçmişi bilmeli ve
geleceğin hayallerini kurmalıydık.
İnançlarımız olmalıydı;
değer yargılarımız, kendimize ait fikirlerimiz, bizi biz yapan, bizi
ötekilerden ayıran, ama hayatın tekdüzeliğine farklı bir derinlik katan o
çoğulculuğumuz.. Farklı, ama barış içinde bir arada yaşamayı beceren uygun
bir toplum.. Bir medeniyet projemiz olmalıydı, Yesrib’i Medine’ye
çeviren.. Bir “erdemliler ittifakı” kurabilmeliydik..
Olmadı, beceremedik.. Ama
belki yeniden kendimizi sorgulayabilir, “Nerede yanlış yaptım?” sorusunu
sorabilir ve bir daha başlayabiliriz..
Geçen gün Özkök, “Cemaat
evlerinden kaçışı” yazmış. Ben “Cemaat evleri”ne dönüşü
özlüyorum. O vefakârlık, o fedakârlık, o paylaşmayı bilen, o başkalarına
karşı kendi nefsinde sorumluluk duyan ve insanın kalabalıklar içinde
yalnızlığını gideren cemaat evlerini çok özledim..
Bizim hayatın
saçmalıklarını ve acılarını unutmak için meyhanelerimiz, satın aldığınız
keyifli dakikalar için diskolarımız yok.. Her şey tensel hazlarla
ilgili ve yercil/seküler de değil bizim dünyamızda.. “Mutmain”
olmak nedir bilmeyenlere, manevi hazları, mutlulukları, ahiret inancı
olmayanlara bu neşeyi anlatmak çok kolay değil, bilirim..
Biz evimizde insan olmayı
öğreniriz.. İmansız bir hayat, bizim için sinede yüktür!
Evimizi yeniden inşa
etmeliyiz.. Ve eve dönmeliyiz.. İman olmayan kanaatleri dinleştirmekten
vazgeçmeliyiz.. Başkalarını da kendimiz gibi görmeye, farklılıklarımıza
rağmen barış içinde bir arada yaşamanın bereketine yeniden kavuşmalıyız..
Tüketim mabedleri
ve tüketim tarikatlerinin biçimlendirdiği bir hayat bize göre
değil.. “Yaşamın stresi”ni, seküler bir ahlâk anlayışı ile,
yaşam tarzını ruhsal terapiler, mental disiplinlerle
yönlendirerek aşamazsınız. Sadece unutur, gizler, örter
ve by-pass edebilirsiniz.. Gerçeklere sırtınızı dönerek,
zorluklardan ve acıdan, riskten kaçarak mutluluğa değil, şeytanın vaad
ettiği yeryüzünde ebedi bir hayat ve yeryüzü cenneti hayali peşinde farklı
dünyaların sanal âlemlerine sürüklenirsiniz..
Hedonist
(zevkçi) bir Agnostik
(bilinmezlikçi). İşte size biçilen din bu..
Hakikatin bilgisine
ulaşamayacaksanız gerçeklikler alanında, ilk denemesi başarı ile
tamamlanan İnternet2'nin size sunacağı saniyede 10 Gb’lik
veri transfer imkânı ile 2007'de bir filmi 1-2 saniyede
alabileceksiniz.. e-mailinizde her gün sizinle ilgili, sizi analiz
ederek günlük ihtiyaçlarınıza çözüm öneren binlerce uygun öneri ile
karşılaşacaksınız ve kendi tezlerinin doğruluğuna binlerce tanık
gösterecekler. Cemaatiniz yoksa, kime, neye, nasıl
ve niçin inanacaksınız? İşte o zaman üyesi olduğunuz kulüpler ve
uzmanlar, cemaatinizin, ailenizin yerini alacak ve size, sizin adınıza
çözümler sunacaklar..
Bu artık sizin siz
olmaktan çıkmaya başladığınız andır..
Biyonik bir robotsunuz
belki de.. Ya da sanal bir cemaatiniz de olabilir. Sanal bir
eviniz, sanal bir aileniz ve sanal komşularınız, kardeşleriniz...
Belki sanal bir imanınız!.. O zaman siz sanal bir cenneti de
ancak rüyanızda görürsünüz. (Allah korusun)..
Yeni bir dünya kuruluyor.
Peki, biz neredeyiz ve ne yapmalıyız?.. Kuru sloganlar, içi boş iddialar,
kurtarıcı liderlerle bu işin başarılamayacağı açık.. O zaman herkes
göreve.. Nereden mi başlayacağız? Bildiklerinizden başlayın. Siz
bildiğinizle amel edecek olursanız, Allah size bilmediğinizi
öğretecek. İstişare ve şûra ile bir arada, tartışmadan ve
inatlaşmadan..
2007’ye
hazır mısınız? Home Business, Home
Education.. Evinizin info
altyapısı ne âlemde!.. Cyber altyapıya sahip mi şehirleriniz?..
İnfo sisteminiz nasıl çalışıyor?.. Bilgi ajanslarınız ne
âlemde!.. HW ve SW üretimi konusunda bir projeniz var mı,
yoksa yine kervana tüketici olarak mı katılacağız? Yeni İnternet
Mediasına hazır mısınız?
Şikâyet etmeyecek, çözüm
üreteceksiniz!
Önce de bu TMY
gibi, hayattan, gerçeklerden kopuk kanuni düzenlemelerden ne zaman
kurtulacağız?.. Ayaklarımızda bu kanun ve mevzuat prangaları ile çağı
yakalamak ham bir hayâl.. Basın açıklamasından terör suçu icad
etmeye çalışanların kılavuzluğunda Türkiye'nin gideceği yer
korkutuyor beni.. Allah bu çağdaş irticadan milleti korusun..
|
İktibaslar |
Linkler |
"EY MÜSLÜMANLAR! İslam'ın meselelerini saklamayın, tahrif edip de
değiştirmeyin. İslam'ın düşmanlarına yaranmak, yağ çekmek veya talep ve
arzularını yerine getirmek, makam ve mevki elde etmeyi, mevcut makam ve
maaşı elden kaçırmamayı göz önüne getirerek, taviz verir müsamaha
gösterirseniz davayı kaybedersiniz!" |
"Allah davasını savunanlar hep hakkı tebliğ etmişler, tağutu savunanlar
ise hakkı tebliğ edenlere hep işkence edegelmişlerdir!" |
Ey bu vatan
gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız. Âyâ, Avrupa’nın size ettikleri
hadsiz zulüm ve adâvetten sonra, hangi akılla onların sefahet ve bâtıl
efkârlarına ittibâ edip emniyet ediyorsunuz?
Yok, yok! Sefihâne taklit edenler, ittibâ değil, belki şuursuz olarak
onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi i’dam
ediyorsunuz.
Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittibâ ettikçe, hamiyet dâvâsında
yalancılık ediyorsunuz. Çünkü şu surette ittibâınız, milliyetinize karşı
bir istihfaftır ve millete bir istihzâdır.» (Saidi Nursî, Lem’alar sh: 120) |
|