Edelman
olsa da bu haberi yalanlasa!
Türkiye ve dünya
medyası, birkaç gündür, Irak'ın Mahmudiye bölgesinde yaşanan
korkunç vahşeti tartışıyor. ABD askerleri, 12 Mart 2006'da,
15 yaşındaki Ebir Kasım Hamza adlı kızın evine girerler.
Ailenin diğer fertlerini bir odaya kilitlerler. Iraklı kıza
tecavüz ederler. Sonra kafasından vurup öldürürler. Ardından
cesedini ateşe verirler. Durmayıp, odaya kilitledikleri
annesini, babasını ve 5 yaşındaki kız kardeşini de
kafalarından vurarak öldürürler. Üç askerden ikisi
direnişçiler tarafından ele geçirilir ve öldürülür. Diğeri,
iddialara göre vicdan azabı, ama gerçekte korkudan olanları
anlatmak zorunda kalır. Direnişçilerin aynı tarihteki
açıklamasında ise, eve üç askerin değil, 10-15 askerden
oluşan bir birliğin girdiği belirtiliyor.
Medyanın olayı ele alış
tarzına dikkat edelim: Vahşetin ürkütücü boyutları, en
önemlisi de işgal altındaki Irak'ta bu tür olayların ne
kadar yaygın ve sistematik olduğu sorgulanmıyor. Askerin
vicdan azabı, Amerikan adaletinin göstergesi olan soruşturma
süreci, askerin ne kadar ceza alacağı öne çıkarılıyor. Asker
kötü, ABD iyi tezi işleniyor. İşgalin ilk günlerinden bu
yana işkence ve tecavüz vakalarının ne boyutta olduğu, ABD
yönetiminin bunu önlemek için hiçbir şey yapmadığı,
göstermelik soruşturmalar açarak kamuoyunu uyuttuğu,
soruşturmalardan hiçbir sonuç çıkmadığı, insan ırkına
yönelik benzer saldırıların işgalden çok daha acı verici
olduğu sorgulanmıyor. Her zaman olduğu gibi, "münferit vaka"
teması işleniyor. Hadisa'da 24 sivili kurşuna dizen
askerlerle ilgili soruşturmadan da, bu olaydan da bir şey
çıkmayacak. Şimdiden tecavüzcü askerin deli olduğu, bunalıma
girdiği ve sarhoş olduğu işlenmeye başlandı.
Arşivime baktım: Benzer
gibi o kadar olay var ki. Hiç biri, yaşananları durdurmak
için dünyayı harekete geçirmeye yetmedi. Gizli işkence
merkezindeki çocuklar ve kadınlar, kaçırılan kız ve erkek
çocukların akıbeti, belgelenmiş somut olaylar, hiç biri.
Mesela; 9 Haziran 2004'te 18 ABD askerinin 14 ve 15
yaşlarında iki kız kardeşe tecavüz edip daha sonra birini
kafasına kurşun sıktığı Irak'taki Es Sabah gazetesinde ve El
Cezire'de yayınlandı. Olayı örtbas eden ABD, suçlamaları
geri çevirdi.
21 Kasım 2003'te akşam
dokuz civarında komşudan gelirken ABD askerleri tarafından
sokağa çıkma yasağına uymadıkları için gözaltına alınan
Feride Buyut (38) ve kızı Havva (13) 1 Aralık'ta Bağdat
çevresindeki kırsal alanda ölü bulundu. Defalarca tecavüz
edilip işkenceye tabi tutulmuş, ardından da kafalarından
kurşunlanmışlardı.
Bir başka örnek:
Samarra'da, iki ay önce tecavüze uğramış ve psikolojik
tedavi gören 9 yaşındaki bir kız, ABD askerleri tarafından
bir kez daha ailesinin gözleri önünde zorla alıkonuldu ve
bilinmeyen bir yere götürüldü. Direnişçi diye tutuklanan
Iraklı erkeklerin tüm kadın akrabaları işgalci askerler
tarafından alıkonuluyor. Bunlara ne olduğunu bilen yok.
Sokaktan kaçırılan ve ABD üslerine götürülen kadın ve
kızlardan öldürülmeyenlerin günler sonra perişan halde
döndükleri söyleniyor. Bazıları da "namus" gerekçesiyle
aileleri tarafından öldürülüyor. En genç mağdure 9, en
yaşlısı ise 64 yaşında. Binlerce tecavüz vakası bulunuyor.
2003 yılında Irak'ın
Samarra kenti ayağa kalktı. ABD ordusu 54 sivili öldürdü.
Samarra halkı, ABD askerlerinin 15-20 yaşında 30 kızı
kaçırıp tecavüz etmeleri sonucu ayaklanmıştı. 2 Aralık
2003'te bu olayı yansıttığımızda çok ağır bir baskıyla
karşılaştık. Türkiye'deki bazı çevrelere Büyük Ortadoğu
Projesi'ni ve Osmanlı Modeli'ni nasıl anlatacaklarına dair
brifinglerle meşgul olan dönemin ABD Büyükelçisi Eric
Edelman'ın linç girişimlerini unutmuyorum. Tabiî buna alkış
tutanları da...
ABD Büyükelçiliği'nin
bu olayla ilgili 23 Ekim 2003 tarihli açıklaması şu an
önümde. Türk-Amerikan ilişkilerini bozmakla, porno
sitelerinden haber yapmakla suçlandık. Kendi gazetemizde bu
habere yönelik eleştirileri yeterli bulmayan Edelman'ın linç
girişimi, çirkin bir boyut aldı. Hürriyet gazetesine ardı
ardına sipariş haberler yayınlattı.
Ancak bu haberden sonra
Irak'ta aslında neler yaşandığı ortaya çıktı. Bütün kirli
işler, işkence merkezleri, kayıplar, tecavüz dosyaları birer
birer ortaya çıktı ve dünyayı sarstı.
Hâlâ devam ediyor.
Devlet terörü, işkence, tecavüz, suikast, sabotaj, katliam,
'ABD-İngiliz-İsrail cephesi'nin en etkili savaş yöntemi.
Devam edecek de. O zaman, ABD adaletini, tecavüzcü askerin
vicdanını bir tarafa bırakıp, insan ırkını hedef alan bu
uğursuz dalgaya karşı hep birlikte mücadele edelim.
İbrahim KARAGÜL 6 Temmuz 2006
Yeni Şafak
ikaragul@yenisafak.com.tr |