Biz şahidiz
Allah’tan
başka ilah olmadığına en güzel şahid Allah (c.c.)dır.
O,
çekirdekte çınarın bütün dallarının, yapraklarının ve
meyvelerinin sayısını ve özelliklerini bilgisayara işler gibi
kaydetmiş.
Onun
bilgisi dışında tek yaprak düşmez. (En’am 59)
O, bir
buğday tanesine gözümüzün, kemiğimizin, saçımızın ve
tırnağımızın ihtiyacı olan maddeleri depo etmiş. O, Ferhat’a
dağları deldirecek, Mecnun’a çölleri aştıracak aşk vermiş.
O,
güneşten milyonlarca çiçeğe milyonlarca tonda renk vermiş ve
dünyamızı süslemiştir.
Onun
için, O kendi varlığına ve birliğine önce kendisi şahittir.
Sonra Melekler, sonra adaletle kaim ilim sahipleri Allah’ın
varlığına ve birliğine şahittirler. (Âl-i İmran 18)
Adaletle
kaim ilim sahipleri.
Demekki
ilim sahipleri adil olmazlarsa kafir olabilirler. Adil olurlarsa
meşgul oldukları ilim onları Allah’a götürür.
Biyoloji
bilginini bir hücre Allah’a götürür. Yaratıkların en değerlisi
olan insan hiç yoktan bir hücre yaratamadığına göre, hücrenin
mahiyetini hakkıyla anlayamadığına göre hücrede en harika
sanatlar görüldüğüne göre bunu da insan yapamadığına göre bir
yaratıcının varlığına en iyi şahid O olur.
Kur’an
ayetleri ve tabiat ayetleri ile Allah’ın varlığını, birliğini
gören ve iman eden bir mü’min bu gördüğünü, bildiğini ve iman
ettiğini bütün insanlığa tebliğ ederek şahitlik yapar.
Mescitlerde, evlerde, üniversitelerde, Alplerde, Himalayalarda,
özetle sesinin ulaştağı her yerde Allah’tan başka ilah
olmadığına, Muhammed’in O’nun Kulu ve Rasulü olduğuna şahitlik
yapar.
Allah’ın
kulu ve Rasulü şöyle buyurur: “Ben, insanlar LÂ İLÂHE İLLALLAH
deyinceye kadar harbetmekle emrolundum” (Buhari 1/11, Müslim
1/38, Ebu Davud 1/234, Nesai 2/161, Tirmizi K. İman Hadis: 2606,
Müsnedi Ahmet 1/19-35-47, 2/433, Hakim 2/522, Daremi 2/218,
Taberani (Kebir) 1/25, Evsad 1/24).
Ondört
sahabenin Rasulüllah’tan dinlediği bu hadisi şerif ve bu hadisi
şerifin kaynaklandığı “Fitne (küfür, zulüm, işkence) ortadan
kalkıp, din yalnız Allah’ın dini oluncaya kadar onlarla savaşın”
(Enfal 39, Bakara 193) ayeti bize yeryüzünün birgün
mutlak surette İslâm adaletiyle dolacağını müjdeler.
Bu ayet
ve hadislere karşı “Dinde zorlama yoktur” (Bakara 256)
ayetini getirenler, sanki Kur’an’da çelişki varmış imajını
verenler ve zalimlere şirin görünmek isteyenlerdir.
Tabancayı
bir hristiyanın şakağına dayayıp şehadet kelimesini getirmesini
istemek bu ayetle yasaklanmıştır.
Çünkü
imanda asıl olan gönülden kabuldür. Bu sevmek gibi birşey. Hatta
daha da öte. Korku ve zorlama ile olmaz.
Ama bütün
dünya insanının şirkten uzaklaşması, İslâmın tevhid inancına
kavuşup adaletle ihsan arasında yaşaması için mü’min yürüyecek
ve İslâm’ın insanlara ulaşmasını engelleyenlerin engelini
aşmasını bilecektir.
“Dinde
zorlama yoktur” ayetinin devamında “Artık hak ile batıl iyice
ayrılmıştır” buyuruluyor. (Bakara 256) Dünyanın her
tarafında yaşayan insanlara batıl karşısında hakkı tanıtıncaya
kadar harbe devam edin. Bu gerçekleşince kişiyi imana zorlamayın
anlamındadır.
Kelime-i
tevhide inanan bir mü’min “Göklerin ve yerin mülkü Allah’a
aittir” (Nur 42) diye inanır ve O’nun mülkünde, O’nun
izni ile eşyaya sahip olabileceğini, yoksa asi, zalim ve işgalci
olacağını bilir.
Çünkü
Rabbimiz “Ey insanlar yeryüzündeki rızıktan helal ve temiz
olarak yeyin...” (Bakara 168) buyurur. Kişinin bir malı
helal olarak yiyebilmesi için o mal kendisinin olmalı veya O’na
hediye edilmeli veya yenmesine izin verilmelidir. Rabbimiz
“helal olarak yeyin” buyuruyor. Helal olarak yiyebilmek için
Mülkün Allah’a ait olduğunu ve O’nun kuralları içinde yenmesi
gerektiğine inanması lazımdır.
Rabbimiz
mü’minlere hitaben ise “Ey iman edenler size verdiğimiz
rızkların en güzellerinden yeyiniz” (Bakara 172) buyurur.
Allah’ın müsaadesi içinde yeriz.
Şehadet
kelimesine inanan insan, dünyanın her tarafındaki insanlara,
Allah’ın nimetlerini adalet içerisinde dağıtmak üzere yürür.
Kur’anı
Kerim’de ganimete FEY denmiştir Fey ise rucu etmek manasınadır.
Hucurat suresinde “Hatta tefie ilâ emrillah” “Allah’ın emrine
dönünceye kadar harp edin” (Hucurat 9) buyurmuştur.
Ganimete Fey’ denmesi asıl sahiplerine dönmesindendir.
Şu anda
dünyadaki iki yüz yirmi beş zenginin servetinin yüzde dördünün
dünyadaki fakirlik sorununu çözeceğini uzmanlar söylüyor.
(Hıfzı Topuz, Globalleşme içinde bilimsel araştırmalar, Adam
sanat yay.1998,s: 6)
Rabbimiz
buyurur: “Allah’ın, fethedilen memleketler halkının mallarından
peygamberine geri verdikleri, Allah, peygamber, yakınları,
yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Ta ki içinizdeki
zenginler arasında elden ele dolaşan bir servet olmasın...”
(Mücadele 7)
Zenginler
arasında elden ele dolaşan bir servet olmasın diye Mücadele
suresinde Rabbimiz, zalimlerin ellerindekini asıl sahiplerine
döndürmemiz için, zalimin zulmünü engelleyerek zalime de mazluma
da yardım edebilmemiz için, her yerde şehadet getirilmesi için
şahitlik yapmamız istenmektedir ve Efendimiz buyurur: “Kim
Allah’tan başka ilah olmadığına şahidlik yaparsa cennet o’na
vacip olur.” (Buhari 7/176, Müslim K. İman 1/25)
Bu ve
benzeri hadisleri istismar ederek batıl ve tahrif edilmiş
dinlerin taraftarları “Allah’a iman ediyorlarsa cennete
girecektir” diyerek İslâm’ın insanlarla buluşmasını engelleyerek
Müslüman olmayanların cehenneme gitmelerine yardım eden
merhametsizler bilsinler ki, Şeytanın iman etiği halde
cehennemlik olduğunu Kur’an birçok yerde tekrarlar.
Haşr 16-
(Münafıkların) durumu şeytanın durumuna benzer. O (Şeytan)
insana: “Kâfir ol” demişti. (İnsan) kâfir olunca: “Ben senden
uzağım. Ben âlemlerin Rabbi Allah’tan korkarım” demişti.
Yarın bu
konuya devam edelim. Mekkeli müşriklerin ve de şeytanın bir tek
Allaha iman ettikleri halde peygamberi reddetmelerinin sonucu
cehennemi boyladıklarını haber veren ayetleri yazıvereyim.
Siz de,
bu arada benim telifim olan “Şifa Tefsiri” cilt 1, sayfa
90–96 arasını okuyuverin.
Temin
etmek için (0212) 511 10 85 Cantaş Yayınevi
Mahmut Toptaş 21.06.2006 Milli Gazete
mtoptas@milligazete.com.tr |