Her kim kabul edip alırsa Demakrasi adındaki ilmi yunanı, bilsin ki
inkâr etmiştir nuru Kur'anı!..
(Mustafa Çelik) |
"Kerametlerin en büyüğü kötü ahlâkını değiştirmendir." {Sehl b.Abdullah
R.a.} |
"Din ile Devlet ikizdir. Bunlardan birisinin kalkması; diğerinin de
kalkması demektir. Kökü olmayan yıkılmaya mahküm olduğu gibi bekçisi
olmayan temel de yıkılır, yok olur." {İsmail Hakkı Bursevî Rh.a.} |
"Bugün İslam adına ortaya çıkmış olan hareketlerle, saadet asrında
oluşan hizbullah arasında büyük tezatlar vardır. Bunun sebebi şudur:
Bugün İslam coğrafyasında ortaya çıkmış olan birçok İslamî grubun
zaafiyet ve sapıklığı devletleşme devrelerinin bulunmamasından ileri
gelmektedir. Bazıları tevhidden bahsediyorlar, ama devlet ve hilâfet
noktasında susmayı tercih ediyorlar, öte yandan içerisinde
yaşadıkları müşriki devletin yıkılmasından, tağutlaşan idarecilerin,
kralların ümmetin idaresinden uzaklaştırılmalarından hiç bahsetmiyorlar.
Dolayısıyla çalışma programlarına devletleşme devresini alamayan bu
grublar, Tağutların ve Kralların hakimiyeti altında cahiliyye devletine
katkıda bulunmaya, cahiliyye devletinin istek ve arzularına ortak olmaya
çalışan ruhsuz ve huysuz bir neslin ortaya çıkmasına vesile olmuşlardır.
Bu münasebetle diyoruz ki; devletleşme devresi olmayan hareketler,
Tağuti düzen için güvenlik sibobu olmaktan öteye geçemezler.
{Mustafa Çelik} |
|
|
BOP, GOP, YOP ve Sonunda HOOOP!
Emperyalizm uzun süredir Ortadoğu'yla ilgili projeler
üretiyor. Bunları incelediğinizde hepsinin de ortasına İsrail'in
yerleştirildiğini görürüz. Doğunun ortasına, Batı'daki Belfur
deklarasyonuyla Skyes-Picot Anlaşması'nın meşru olmayan
birlikteliğinden doğan gayr-i meşru İsrail yerleştirildi. Tohumu bu
toprağa ait olmadığından ve ortaya çıkmasını sağlayan birliktelik de
gayri meşru olduğundan meşrulaştırılması için gerçekleştirilen her
girişim güdük kalmıştır.
Siyonist devletin meşrulaştırılması çabaları İslâm coğrafyasına en
büyük ihaneti yapanlardan Enver Sâdât'ın Camp David Anlaşması'yla
başladı. Ancak bu anlaşma işgalci devleti meşrulaştıramazken Enver
Sâdât'ın sonunu hazırladı. 1991 Oslo görüşmeleriyle başlayan ve
"barış" kavramının gölgesinde sürdürülen meşrulaştırma çabalarından
da siyonist devlet istediğini elde edemedi.
Ardından bölgesel ittifak çabaları devreye girdi. Bu çerçevede fikir
babalığını Şimon Perez'in yaptığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkeleri
Ekonomik İşbirliği Konferansı düzenlendi. Siyonist devlete 600 bin
göçmen vererek onu insan potansiyeli yönünden Hitler'den daha çok
besleyen Fas kralı II. Hasan bu konferansın ilk ev sahipliğini
yaptı. Kendine resmiyette "emiru'l-mü'minîn" unvanı veren ve İslâm
Konferansı Örgütü'nün Kudüs Komitesi başkanlığına seçilen Hasan.
Kudüs'teki yahudileştirme projelerine karşı mücadele etmek için
oluşturulan Kudüs Komitesi'nin başkanı Majesteleri II. Hasan,
Filistin topraklarındaki yahudileştirme projelerine en çok kan
pompalayan kişiydi. Zaten İslâm âleminin en önemli çıkmazı da bu tür
çelişkiler, iki yüzlülükler, münafıklıklar değil midir?
II. Hasan'dan sonra II. Hüseyin devreye girdi. 1967 Haziran
savaşında siyonistlerin Doğu Kudüs ve Batı Yaka'yı rahatça işgal
edebilmeleri için bir gece önceden buralardaki askerlerini çeken,
1973 Kara Eylül hareketiyle işgalci siyonistleri rahatsız eden
Filistinli milislerin birçoğunu öldüren kalanları da Lübnan'a göç
etmeye zorlayan, böylece siyonist işgalcilere sürekli tampon devlet
görevi gören, kemik kıran Rabin öldürüldüğünde ondan "kardeşim
Rabin!" diye söz eden Ürdün kralı II. Hüseyin.
Teorisini siyonist tilki Peres'in geliştirdiği, Müslüman toplumların
başındaki ihanet yönetimlerince de uygulamaya geçirilmesi istenen
söz konusu ittifak planının içine eden bir başka siyonist lider
Netanyahu oldu. Bu adam Peres'in numaralarını elinin tersiyle itip
siyonizmin eski alışkanlığına dönünce söz konusu ittifak da tarihe
gömülmüş oldu.
Sonra sistem ihracı teorileri gündeme gelmeye başladı. Bu çerçevede
ABD Dışişleri bakanı Colin Powell "Ortadoğu'ya demokrasi ihracı"ndan
söz etmeye başladı. Görünüşte Ortadoğu halklarını siyasi
özgürlüklerine kavuşturma iddiasına sahip bu planın asıl amacı da
siyonist işgale meşruiyet kazandırmak, siyasi özgürlükler adı
verilen içi boş balonları işte bu meşrulaştırma projesiyle birlikte
paketleyip Müslüman toplumlara yutturmaktı. Havadan beyaz fosfor
bombalarıyla ve tahrip gücü yüksek füzelerle birlikte yağdırılan bu
demokrasinin Irak'ta iki yüz bin insanın hayatına mal olduğunu
hepimiz biliyoruz. Irak ve Afganistan'da yaşananlar Amerikan
emperyalizminin demokrasi ihracı planının arkasında duran niyeti
ortaya çıkardığından kullanılan maske gerçek yüzü gizlemede başarılı
olamadı.
Demokrasi ihracına paralel olarak projeler dönemi başladı. Önce
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP). İsrail işgalini meşrulaştırma eksenli
bu proje görünüşte Ortadoğu sorununa çözümler öneriyordu. Ama perde
arkasında duran niyetleri çok iyi gören Filistin halkı ona pabuç
kaptırmadı. Daha uygulamaya geçirilmesi yönünde bir adım atılamadan
eskidiği görülünce yerine, içine taze kan pompalandığı imajıyla
Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP) devreye sokuldu. Ama gelişmeler
hadiselerin içinde olan kitlelerin ona da iltifat etmediğini
gösterdi. Filistin'de HAMAS'ın büyük bir kitlesel destekle iktidara
getirilmesi bunu ortaya koyuyordu.
İşgalci saldırgan devletin son dönemdeki azgınlığı karşısında çetin
bir mücadelenin ortaya çıkması üzerine telaşa kapılan ABD bu
günlerde de Yeni Ortadoğu Projesi (YOP)'nden söz ediyor. Ama ABD ne
kadar uğraşsa da Olmert gibi kafası çalışmayan siyonist liderler
arabayı uçuruma doğru sürüklüyorlar. Bush veya halefi de sonunda
"HOOOOOOP!.." demek zorunda kalacak ama araba uçurumun kenarına
gelmiş ve belki yuvarlanmaya başlamış olacak.
Biz yine de YOP'un ne olduğundan ve Arap liderlerin yeni
ihanetlerinden söz edelim. İnşallah müteakip yazımızda.
Ahmed VAROL 31 Temmuz 2006 |
|
|
|
İktibaslar |
Linkler |
"EY MÜSLÜMANLAR! İslam'ın meselelerini saklamayın, tahrif edip de
değiştirmeyin. İslam'ın düşmanlarına yaranmak, yağ çekmek veya talep ve
arzularını yerine getirmek, makam ve mevki elde etmeyi, mevcut makam ve
maaşı elden kaçırmamayı göz önüne getirerek, taviz verir müsamaha
gösterirseniz davayı kaybedersiniz!" |
"Allah davasını savunanlar hep hakkı tebliğ etmişler, tağutu savunanlar
ise hakkı tebliğ edenlere hep işkence edegelmişlerdir!" |
Ey bu vatan
gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız. Âyâ, Avrupa’nın size ettikleri
hadsiz zulüm ve adâvetten sonra, hangi akılla onların sefahet ve bâtıl
efkârlarına ittibâ edip emniyet ediyorsunuz?
Yok, yok! Sefihâne taklit edenler, ittibâ değil, belki şuursuz olarak
onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi i’dam
ediyorsunuz.
Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittibâ ettikçe, hamiyet dâvâsında
yalancılık ediyorsunuz. Çünkü şu surette ittibâınız, milliyetinize karşı
bir istihfaftır ve millete bir istihzâdır.» (Saidi Nursî, Lem’alar sh: 120) |
|